Sanat ve sporu bir araya getiren İstanbul Atlı Spor Kulübü (İASK), “Baran Cup” engelli atlama yarışlarıyla eş zamanlı olarak bir sergiye de ev sahipliği yapıyor. Fevzi Karakoç’un “İmgenin Ötesi” isimli sergisi, Marcus Graf küratörlüğünde, 25 Aralık 2021 – 17 Ocak 2022 tarihleri arasında sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.
İASK Yönetim Kurulu Üyesi Özer Benardete, sergiye ilişkin değerlendirmesinde, “Yarışan atlarla ana teması at olan resimleri bir araya getirerek at ve hayvan sevgisi taşıyan spor ve sanat camiasını kulübümüzde ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sergiden elde edilecek gelirin yüzde 10’unun zihinsel ve bedensel engellilere destek olmayı amaçlayan ‘Atla Terapi’ sosyal sorumluluk projemize bağışlanması ise etkinliğimize ayrı bir anlam katıyor” diye konuştu.
Sergi, Pazartesi günleri dışında 17 Ocak 2022 tarihine kadar açık olacak.
İmgenin Ötesi
Fevzi Karakoç’un son birkaç yılda ürettiği resimleri bir araya getiren “İmgenin Ötesi”, sanatçının çalışmalarının mevcut durumunu ortaya koyuyor. Sergi, sanatçının mantıkla duyguyu nasıl bir araya getirdiğini gözler önüne sermenin yanı sıra, seri tekrarı jestsel anlatımla birleştirerek alternatif resim biçimlerini ve kavramlarını nasıl ortaya çıkardığını gözler önüne seriyor. Karakoç’un eserlerinin, özellikle bu eşsiz karakteristiği, külliyatını çağdaş resim sanatının önemli bir örneği haline getiriyor. Karakoç, geleneksel figüratif ve soyut sanat kavramlarının ötesine geçmek için rasyonalizm ve ampirizm arasındaki bağlantı yoluyla modern sanatın eski katı sınırlarını görmezden geliyor.
Resimsel biçimcilik ekolünü takip eden sanatçı, resmi daha çok belirli biçimsel parametrelere sahip bağımsız bir varoluş olarak görür ve içsel kavramsal meselelerle ilgilenir. Bu yüzden resimler asla illüstrasyon değildir. Gerçekten de atları tasvir ederler. Bununla birlikte, atlar hiçbir zaman somut semboller değildir çünkü sanatçı onları renk, şekil ve doku gibi resmin kompozisyonunun estetik unsurları olarak kullanır. Fevzi Karakoç çalışmalarını, resim sanatını daha ileri noktalara taşımak için, onun biçimsel ve kavramsal varlığının sanatsal araştırmasına adamıştır.
Güçlü bir sembol olan atlar, Karakoç’un çocukluğuna önemli göndermeler yapsa da resimlerinde kompozisyonun biçimsel öğeleridir. İzleyicinin dikkatini çekmesi nedeniyle gözlem ve algılama sürecinin bir başlangıç noktasıdır. Atlara odaklanırken göz, rengin gücünü ve güzelliğini keşfetmek için eserin sayısız katman ve dokuları arasında kaybolur. Eserde figürler alışıldık zaman ve mekânlarından koptuğu için eski anlamlarını kaybederler. Bu nedenle at figürleri, tablonun kendisinden başka hiçbir şeyle ilgili olmadıkları için birer sembol işlevi görmezler. Resimlerinin figüratif boyutu şu anda daha güçlü bir şekilde küçültülmüştür. Atların binicilerini kaybetmesiyle, insan merkezli ve anlatısal karakter minimal bir hal almıştır. Herhangi bir natüralist çağrışım yapmamak adına daha çok eskiz gibi tasvir edilmişlerdir. Bazı resimlerde, Karakoç’un üzerlerine etkileyici kalın boya kümeleri ve ağır fırça darbeleri eklediği atlar yok olmaya yüz tutmuştur. Diğer eserlerinde ise daha güçlü bir psiko-görsel etki oluşturmak amacıyla daha farklı tekniklere başvurmuştur. Nihayetinde ortaya çıkan eserler, tüm kompozisyonun dinamizmini baştan sona destekleyen güçlü bir momentuma sahiptir ve resim sanatının estetik gücüne atıfta bulunur.