İlk başta Çin’de olmak üzere bütün dünyada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ortaya çıkışından 7 ay sonra, klinik deneme aşamalarında hızla ilerleyen 30’dan fazla aşı ile dünya çapında 800 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan virüse karşı bir çözüm bulunması umut ediliyor.
Tüm bu umutlara rağmen, gelecekte onaylanacak ilk aşının koronavirüsle yüzleşmek için beklediğimiz ‘en iyi aşı’ olmayacağına dair endişeler var.
Şu anda dünya genelinde 88 potansiyel aşı üstünde denemeler devam ederken, bunların 67’sinin 2021’in sonundan önce klinik denemelere başlaması planlanıyor.
New York Times’a göre, ilk aşı başarılı olsa bile bunu global ihtiyacı karşılayacak kadar hızlı üretmenin mümkün olmayacağından endişe ediliyor.
Milyonlarca kişi ilk aşıyı denemeden önce, bunlardan herhangi birinin güvenli ve etkili olup olmadığını anlamanın aylar devam etmesi bekleniyor.
Aşılar nasıl etki eder?
Pek çok potansiyel aşı, insan vücuduna aynı temel dersi öğretmeye çalışır. Aşılar, koronavirüsün yüzeyini kaplayan, başak adı verilen ve bağışıklık sistemini bununla savaşması için antikorlar yapmaya yönlendiren bir protein sağlarlar.
Aşılar, bağışıklık sisteminin sahibi olduğu tek silah oldukları için antikorları uyarır ve T hücreleri olarak bilinen kan hücreleri, virüsün sızdığı diğer hücrelere saldırarak enfeksiyonla savaşabilir.
Brezilya’nın Sao Paulo şehrinde bulunan Butantan Enstitüsü’nde aşı araştırmacısı olan Luciana Leite, “Ne tür bir bağışıklık tepkisinin koruma için önemli olacağını hala bilmiyoruz” dedi.
Dr. Leite ve diğer araştırmacılar, koronavirüsün birkaç parçasından yapılan aşıları, T hücrelerini onunla savaşmaya ikna edip edemeyeceklerini görmek için test ediyor.
Providence merkezli Epifax’ın Direktörü Anne de Groot ise, “T hücreleri, antikorlardan daha iyi çalışabilen ikinci bir savunma hattıdır” yorumunda bulundu.
Bir aşının etkinliği, vücudumuza nasıl girdiği ile de ilgili. Şu anda klinik deneylerde olan potansiyel ilk aşıların tümünün kas içerisine enjekte edilmesi gerekmektedir.
Koronavirüsün vücudumuzu hava yolu yolu ile istila etmesi sebebiyle burun spreyi biçimindeki bir aşının da iyi etki gösterebileceği düşünülüyor.
Burun spreyi aşılarına ilişkin yaratıcı yaklaşımlardan biri Codagenix adlı, New York merkezli bir şirketten geldi. Şirket, sıfırdan yapmış oldukları koronavirüsün sentetik versiyonunu içeren bir aşıyı test ediyor.
Codagenix aşısı, eski formülün yeni bir şekli olarak kabul ediliyor. Aşı üreticileri, on senelerdir suçiçeği ve sarı humma gibi hastalıklar için canlı ancak zayıflamış virüslerden aşılar geliştirdi.
Bu şekilde virüsler insan hücrelerine sızıyor ancak yavaş bir hızda bizi hasta edemiyor. Fakat bu basit doz vücudumuzdaki bağışıklık sistemlerine büyük güç verebiliyor. Bununla beraber yine de nispeten az sayıda canlı zayıflatılmış virüs de vardır.
Codagenix CEO’su Robert Coleman, “Bu gerçekten deneme yanılmaya bağlıdır. Bir virüs için mutasyonların tam olarak ne yaptığını asla söyleyemezsiniz” ifadelerini kullandı.
İlki daima en iyisi değildir
Deneysel bir aşı üstünde çalışan ve 2021’de klinik denemelere girmeyi umut eden Amerika Georgia Üniversitesi Aşı ve İmmünoloji Merkezi Yöneticisi Ted Ross, “İlk aşılar en etkili olmayabilir” biçiminde bir değerlendirme yaptı.
Bazı araştırmacılar, etkinliği kanıtlanmamış bir stratejiye çok fazla bel bağlamamızdan endişe duyuyor.
Washington Üniversitesi’nden Virolog David Veesler, “Tüm yumurtalarımızı aynı sepete koymak utanç verici olur” dedi.
Mart ayında, Dr. Veesler ve meslektaşları milyonlarca nanopartikülden oluşan bir aşı tasarladı.
Araştırmacılar bu nanopartikülleri farelere enjekte ettiğinde, hayvanlar koronavirüse karşı bir dizi antikorla tepki verdi.
Bilim insanları aşılanmış fareleri koronavirüse maruz bıraktıklarında, onları enfeksiyondan bütünüyle koruduğunu gördü.
Araştırmacılar, çalışmanın ön neticelerini henüz bilimsel bir dergide yayınlanmamış bir makalede paylaştı.
Dr. Wessler’in asistanı Neil King tarafından kurulmuş olan Icosavax şirketi, bu senenin sonuna kadar nanopartikül aşısının klinik denemelerine başlamaya hazırlanıyor.
İngiltere’nin 60 000 000 doz aşı almaya karar vermiş olduğu Fransız aşı üreticisi Valneva ise çok daha az fütüristik bir tasarımla Kasım ayında klinik denemelere başlamayı planlıyor.
Valneva CEO’su Thomas Lingelbach, “Salgını bir hayli alışılmış bir yaklaşımla ele alıyoruz” dedi.
Birçok bilim insanı, aşı alanında devam etmekte olan yapmış olduğu çalışmalar uzun süreli bir oyunun parçası olarak görüyor.
Yerleşik metotları kullanmak, bir koronavirüs aşısının maliyetini düşürebilir ve daha az zengin ülkelere dağıtımını kolaylaştırabilir.
Üretim güçlükları
Onaylı aşılarla bile aşı bekleyenlerin ihtiyaçlarını karşılayacak üretim konusu büyük bir güçlük oluşturuyor.
New York’ta bulunan Mount Sinai Icahn Tıp Fakültesi’nde Virolog olan Florian Krammer, “Bu bir sayı oyunu. Çok fazla doza ihtiyacımız var” yorumunda bulundu.
Moderna ve Pfizer’in RNA bazlı aşıları gibi en umut verici birinci dalga ürünlerinden bazıları, daha önce hiç büyük ölçekli üretime sokulmamış tasarımlara dayanıyor.
Codagenix’in baş bilim sorumlusu Steffen Mueller konuyla alakalı, “Üretim hesaplamaları şimdiye kadar bir muamma” diye konuştu.
Örneğin Codagenix, aşı üretmek için Hindistan Serum Enstitüsü ile ortaklığa girdi. Enstitü, kızamık ve grip için milyarlarca dozda canlı zayıflatılmış virüs aşısı üretiyor.
Ama dünya Kovid-19’a karşı ucuz ve etkili aşıya ulaşsa bile, bu salgınla ilgili tüm korkularımızın sona erdiği manasına gelmiyor.
Vahşi hayvanlarda pusuda bekleyen çok sayıda başka koronavirüsle beraber, Kovid-19 benzeri bir diğer salgın çok uzakta olmayabilir.
Bu sebeple, Çin, Fransa ve Amerika’deki pek çok şirket, insanları bir dizi virüsten koruyabilecek ‘global’ koronavirüs aşıları geliştirmek için çalışıyor.