The İce Road film tanıtımı ve eleştirisi

The İce Road, aksiyon sevenler için keyifle izlenebilecek bir film...

The İce Road film tanıtımı ve eleştirisi

Bu film tanıtımında büyük hayranlarından biri olduğum Liam Neeson’un son filmi The İce Road filmini tanıtacağım. Taken serisi dahil bugüne kadar oynamış olduğu tüm filmleri aşağı yukarı izlemiş biri olarak filmi görür görmez izlemeye karar verdim.

Yönetmeninden kadrosuna kadar usta isimlerle yapılmış bir film

The İce Road filminin senaryosunu ve yönetmeliğini Jonathan Hensleigh yaparken Liam Neeson’a bu filmde Marcus Thomas, Laurance Fishburne, Amber Midthunter ve Benjamin Walker eşlik etmişler.

Evet filmde aslında sadece Liam Neeson değil birkaç ünlü oyuncu bir arada. Tabi Liam Neeson olunca aksiyon kaçınılmaz oluyor.

The İce Road filminin konusu

Kanada’nın kuzeyinde bir maden ocağında göçük meydana geliyor. Göcük sonrası 8 kişi ölürken madende 26 işçi enkaz altında yaşam mücadelesi veriyor. Onların o göcükten kurtarılması için tek bir çare var. O çare de bir makinanın maden ocağının oraya götürülmesi ve kurulması gerekmektedir. Ama Kanada’nın o bölgesine 30 saatin altında ulaşmak için tek çare vardır. Buzlu yoldan geçmeleri gerekmektedir ama kurulacak makinanın ağırlığı ve yolun durumu bu olayın gerçekleşmesini mucizevi hale getiriyor.

Bir nakliye firması bu işi üstlenir ve 3 ayrı araç hazırlanır. Madencileri kurtaracak makinadan 3 tane hazırlanır ve bunları sürecek 3 kişi gerekir. Bu TIR’ları sürecek kişilerden birisi nakliye firmasının da sahibi olan Goldenrod’dur. Diğer sürücüler, de yine Goldenrod seçecektir ve seçtiği kişiler Tantoo adlı bir kadın TIR sürücüsü, diğeri de Mike “Liam Neeson” olur. Bir de bunların yanında yolda olası TIR’larda bir sorun olduğunda müdahalede bulunacak tamirci olarak Mike’ın kardeşi Gurty tercih edilir.

Ekip tam yola çıkacakken ekibe kendisini sigorta şirketinin bir sorumlusu olarak gösteren Varnay’da aralarına katılır. Ekip yola çıkar daha çok uzun bir yol almadan Goldenrod’un kullandığı TIR yoldaki buzun kırılamsı sonucu buzun altına düşerken Goldenrod TIR’ını kurtarmak isterken ayağı halata takılır ve kendisini buzulun içinde bulur. Tek çare vardır diğer TIR’aların kurtulması için Goldenrod’un orada ölmesine seyirci kalmak.

Aslında ekibe sonradan katılan kişi maden ocağının sahipleri tarafından tutulmuş ve TIR’ların madene ulaşmasını engellemekten sorumludur. Maden ocağında ki göçük aslında bir kaza değil, daha önceden planlamış bir olaydır.

Filmi mantık kuralları aramadığınız takdirde bir solukta izleyeceksiniz. Ben bir dönem Digitürk’te bir kanalda “Buz Yol Kamyoncuları” adlı belgeselin neredeyse tamamını izlemiş birisiyim. Filmdeki olaylar ve yaşananlar neredeyse hiç yabancı gelmedi dersem yeridir. Zaten filmdeki isimler usta isimler. Yönetmen koltuğuna oturan Hensleigh bir çok filmde hem senarist hem yönetmen hem yapımcı olarak başarılı işlere imza atmış bir isim. Ve sonuçta ortaya çok hareketli ve izlenesi bir film ortaya çıkmış.

Film aynı zamanda insanın doğa ile mücadelesini de anlatıyor. Filmin atmosferi, temposu yüksek. Evet gerçekten birkaç sahnede mantık sınırlarını fazlasıyla zorlamışlar. Filmde biraz da duygusallık da var. Tabi bu duygusallık aşk anlamında değil, kardeş bağıyla alakalı bir duygusallık. Film her zamanki gibi mutlu sonla bitiyor olsa da, ummadığınız sahneler de yaşatıyor.

Birkaç film sitesinde yazılan eleştirilere baktığımda benim eleştirilerin benim yazımda belirttiğim eleştirilerin benzeri olduğunu gördüğümü söyleyebilirim. Şu an IMDB’de filmin puanı 5.5 civarlarında. Ama ben puanının biraz daha yükseleceğini düşünüyorum. Hala pandemi döneminde dışarı çıkmaktansa evde oturmayı yeğliyorsanız bu film tam size göre .

Tüm bunların yanında Hollywood doğal afet tarzı filmlerde büyük bir mesafe katetmiştir. Bir de bunların yanına usta bir oyuncu kadrosu ve ortalamanın biraz üstünde bir senaryo eklerseniz bu filmin her şekilde gideri var demektir.

Kamil Hızer / Magazinname.com

Bir yanıt yazın