Tesadüfler sonucu gelen bir maile dönüş yapınca soluğu “Pota” adlı bir sinema filminde aldım.
Film öncesi küçük bir araştırma yapınca filmin TRT ortak yapımı olduğunu ve dünya prömiyerini 51. İtalya Giffoni Film Festivali’nde yaptığı öğrendim.
Biraz daha derinlemesine araştırınca da filmin yönetmenliğini üstlenen aynı zamanda senaryosunu ve yapımcılığını da yapan Ahmet Toklu’nun ilk uzun metrajlı filmi olduğunu, aynı zamanda Antalya Film Festivali’nde “Sümer Tilmaç Antalya Film Destek Fonu Ödülü”nü değer görülmesinin yanı sıra İspanya, Çin ve Hindistan’da katıldığı çeşitli festivallerde ödüller kazandığı bilgisine eriştim.
Tabi bunları öğrenince otomatikman daha filmi izlemeden filmden beklentiniz yüksek oluyor.
Ama hem isminden hem kısa bir konusuna göz atmış olmamdan dolayı da filmin basketbolu gençlere sevdirmek amaçlı bir film olduğunu bilerek galanın yapıldığı Beyoğlu Atlas sinemasına girdik.
Daha kapıdan gelen konukları karşılamak için güler yüzlü insanlarla karşılaştık.
Hepsi birbirinden güler yüzlü bu kardeşlerimiz sorularımız olduğunda bizlere yanıtlayarak yardımcı oldular.
Neyse gelelim sadede.
Yani “Pota” filmine
Film aslında tamamen çok genç oyuncu kadrosu üzerine kurulmuş. Film boyunca birkaç yetişkin karakter olsa da fakir bir mahallenin çocuklarının basketbola ilgisi ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor.
Bu arada filmde genç oyuncu Alp Akar ile beraber Bahar Hacıbektaşoğlu, Bulut Güneş, Sibel Melek Arat, Egemen Almacı, Mert Erdoğdu, Mehmet Halil Çelik, Samet Sevtekin, Miraç Çelen, Özgür Dereli ve Burhan Yıldız.
Alp Akar bir çoğumuz “Sadakatsiz” dizisinde Cansu Dere ve Caner Cindoruk’un oğulları “Ali” rolünü oynayan genç oyuncu dersek hatırlar.
Yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olmasına rağmen bana göre gayet başarılı, zaten filmin aldığı ödüller bunu gösteriyor.
7-16 yaş grubu çocuğu olan her ailenin çocuklarını bu filme getirmesini tavsiye ederim.
Bir dönem TRT 1’de “Beyaz Gölge” adlı dizi ile basketbola büyük bir sevgi başlamıştı. Belki o kadar etkili olmasa da bu filmi izleyen birçok çocuk basketbola ilgi duyabilir.
Sanırım bu yüzden filme Türkiye Basketbol Federasyonu dışarıdan destek vermiş ve galaya da Basketbol Federasyonu’nun üst düzey yetkilileri gelerek de desteklerini bir kez daha göstermişler.
Genç oyuncuların performansları bana göre güzeldi.
Filmde ayrıca bir dram da seyirciye aktarılmış olsa da yönetmen Ahmet Toklu akıllıca bir manevra ile yine çocuklara ve basketbola bizleri odaklamayı başarmış.
Bu arada belki yanılıyor olabilirim ama olayı geçtiği tarihler 1999’lu yıllar.
Filmin bir kısa anında bir gazete kupürü seyircinin adeta gözüne sokulmuş.
O kısa anda “Sınav sorularını çalındığı haberi” dikkatlerden kaçmadı.
Filmde aslında beni ciddi anlamda rahatsız eden tek şey oldu!
O da!
Çocuklarımızın öğretmenlerinin öğrencilerine karşı duyarsız ve saygısız bir karakter olarak gösterilmesi.
Evet her meslekte bu tarz insanlar vardır.
Ama bu filmi çocuklar izleyecek ve belki de bu çocuklarımızdan bazılarının bilinç altlarına öğretmenler hakkında kötü bir izlenim yerleşmiş olacak.
Ama bunun haricinde gerçekten çocuklarınızı götüreceğiniz bir sinema filmi olmuş.
Hatta belki de bazı çocuklar filmde misket oynayan çocukları görünce babalarına ve annelerine bu çocuklar ne oynuyor diye soracaklardır.
Malum artık çocuklarımız ellerinden cep telefonları ve tabletleri ile saatlerinin bir çoğunu sanal dünyada geçiriyorken misket oynamayı yaşamamış olmaları gayet normal.
Kamil Hızer / Magazinname.com
@kamilhizer
@magazinnameoffical