Boğaziçi Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 10. Boğaziçi Film Festivali’nin 23 Ekim Pazar günü Atlas 1948 Sineması’nda gerçekleşen programında ilk olarak Lav Diaz’ın masterclass’ı gerçekleşti. Uluslararası Uzun Metraj Yarışması’nda yer alan ve prömiyerini 75. Locarno Film Festivali’nde yapan “Love Dog” filminin gösteriminin ardından da filmin yönetmeni Bianca Lucas seyirciyle buluştu.
Moderatörlüğünü festivalin uluslararası film programcısı Onur Sherifi’nin üstlendiği “Love Dog” söyleşisinde yönetmene sorulan ilk soru, filmin senaryo ve yaratım sürecinin nasıl ilerlediği hakkındaydı. Bianca Lucas, filmin ilk aşamasında elinde sınırlı imkanlar bulunduğunu belirtirken, “Filmin başı pandeminin de başlangıcıydı ve hedeflerim bu açıdan da daha basit bir seviyedeydi. Tek amacım vardı. Acıyı ve hüznü gösterebilmek. Bunu da sinematik bir deneyime dönüştürmeye çalıştım.” dedi. Filmde önemli olanın senaryolar değil, yaşanan yası sahnelerle yansıtmak olduğunu söyleyen Lucas, “Yas katmanlı bir süreç ve ilk zamanları daha baskıcı oluyor. Benim istediğim de başroldeki karaktere yakın hissedebilmek ve o atmosferi verebilmekti.” diye konuştu.
Ulusal Belgesel Yarışması Kısa Filmlerinin Gösterimi Yapıldı
Ulusal Belgesel Yarışması’nda yer alan kısa filmler, 23 Ekim günü AKM Yeşilçam Sineması’nda seyirciyle bir araya geldi. Yarışmada bulunan Deniz Telek’in “Suyu Bulandıran Kız”, Gülben Arıcı’nın “Kennedy’nin Doğuşu”, Charles Emir Richards’ın “Suriyeli Kozmonot”, Metin Dağ’ın “Kaf Kaf” filmlerinin gösterimi gerçekleşti.Gösterimlerin ardından film ekiplerinin katılımıyla söyleşiler yapıldı. Söyleşilerin moderatörlüğünü festivalin ulusal film programcısı Ebubekir Elkatmış üstlendi.
“Suriyeli Kozmonot” filminin yapımcısı Enis Özkul, yönetmenlerinin iki yıl boyunca arşiv taradığını ve zorluklarla çekilen bir film olduğunu dile getirdi. Asla bulamazsınız denilen görüntüleri çeşitli YouTube kanallarından ve arşivlerden toparladıklarını söyleyen Özkul, “Filmimizi Fransa’da bir festival kabul etti. Ondan önce Avrupa’da epey festivallere katıldık, ancak çok net bir sonuç alamadık.” diye konuştu.
“Kaf Kaf” filminin yönetmeni Metin Dağ, filmin adının nereden geldiği ile ilgili soruya “Sadece doğa olayı olmayan kötülüğü def etmekten geliyor. Babaannemden biliyorum, negatif bir şey varsa buna karşı tepki veriyordu ve o bunu; ‘kaf kaf’ olarak nitelendiriyordu.” dedi. İkinci karşılığının da Zazaca’daki temsiliyetiyle Hızır’ı çağırmak olduğunu söyleyen Dağ, “Ülke için ne yapabilirim dedim. Bu anlamda kaf kaf sadece bir haykırış veya iki kelime değil. Bütün bir ülke adına iki kelime.” diye konuştu.
Proje danışmanı Ali Sürmeli ise deprem olduğunda bu kavramın akıllara gelip hatırlandığını ve sonra unutulduğunu söyleyerek, filmi çekme amaçlarını “Ne yapıp edip insanlara yararımız olsun istedik. Depreme karşı biraz duyarlı olun demeye çalıştık.” sözleriyle açıkladı.
Festivalin üçüncü gününde ayrıca Atlas 1948 Sineması’nda Cem Demirer’in “Mendirek”, Selcen Ergun’un “Kar ve Ayı” filmleri seyirciyle buluştu. AKM Yeşilçam Sineması’nda Ildikó Enyedi’nin “The Story of My Wife” filminin özel gösterimi yapıldı. Kadıköy Sineması’nda ise Michal Blaško’nun “Victim”, Noémi Veronika Szakonyi’nin “Six Weeks”, Davit Pirtskhalava’nın “A Long Break” filmlerinin gösterimi ve Lav Diaz’ın “When The Waves Are Gone” filminin özel gösterimi gerçekleşti.