Pandemi süreciyle birlikte baba ve çocuk ilişkisindeki dinamiklerin de değişime uğradığını belirten uzmanlar, çocukla beraber geçirilecek zamanın nitelikli olması gerektiğine dikkat çekiyor. Çocuklarla zaman geçirmede anne ve babanın yardımlaşmasının da önemine işaret eden uzmanlar, çocukların yapısına ve karakterine uygun oyunlar seçilmesi gerektiğini belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, yaklaşan Babalar Günü öncesinde baba çocuk ilişkisinin önemine dikkat çekerek baba çocuk ilişkilerine dair tavsiyelerde bulundu.
Çocuğun hayatında, anne ve baba olmak üzere çok önemli iki aktör bulunduğunu belirten Psikolog Ömer Bayar, annelerin çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi üzerindeki önemi tartışmasız kabul görürken babaların bu süreçteki yeri ve öneminin çoğu zaman ikinci planda kaldığını söyledi.
Babalar dış dünyadaki sınırları temsil ediyor
Babaların özellikle, çocuğun sağlıklı sınırlarının oluşmasında ve sağlıklı bir otorite kabulünün gelişmesinde rol oynadığını dile getiren Psikolog Ömer Bayar, “Babalar bir yanıyla dış dünyadaki sınırları, kuralları, sorumlulukları temsil eder ve çocuğun hayatın gerçekliğine uyum sağlayabilmesi için hazır hale gelmesini sağlar. Ayrıca erkek çocuklar için özdeşim kurabilecekleri, kız çocuklar için de karşı cinsle sağlıklı ilişkilerin ilk tohumlarını atabilecekleri bir rol modeldir. Bu açıdan babaların çocuklarla girdiği etkileşimin sağlıklı olması, çocuğun ilerleyen yıllarda sağlıklı bir yetişkin olabilmesine yol açar.” dedi.
Pandemi süreci baba çocuk ilişkisindeki dinamikleri değiştirdi
Babaların annelere göre daha fazla çalışmasının ve evde daha az vakit geçirmesinin çocuklarla ilişki kurabilmeleri için onlara daha kısıtlı vakit bıraktığını belirten Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, üstüne pandemi sürecinin devreye girmesiyle bu kısıtlı vakitlerde dramatik değişimler olduğunun altını çizdi.
Evde çalışan ya da işlerine ara vermek zorunda kalan babaların bir anda çocuklarıyla daha fazla yan yana geldiğini söyleyen Psikolog Ömer Bayar, “Sağlık sektörü gibi yoğun alanlarda çalışanların da tersine, mesailerinin uzamaya başlamış ve çocuklarıyla geçirdikleri vakit iyice kısıtlanmıştır. Bu değişimlerde yeniden bir denge sağlanması gerekliliği doğurmuştur.” diye konuştu.
Çocuklara uygun aktiviteler yapılmalı
Çocuklarıyla çok daha fazla vakit geçirmek durumunda kalan babaların dikkat etmeleri gereken bazı durumlar bulunduğunu söyleyen Psikolog Ömer Bayar, çocukların enerjilerinin yüksek olduğu hatırlattı. Fazlaca ilgi ve oyun ihtiyaçları olduğu için bu aşırı talep halinin, bu duruma alışık olmayan babaları bunaltabileceğine dikkat çeken Bayar, şöyle devam etti: “Bu durum da bağırma, kızma, reddetme gibi tepkisel davranmalarına sebep olabilir. Bundan dolayı çocuğun bir yetişkin gibi sakin, sabırlı ve kanaatkâr olmasını beklememek, bu yönde gerçekçi beklentiler içinde olmak gerekir. Çocukların enerjilerini sağlıklı bir şekilde yöneltebilecekleri ve bundan kendilerinin de keyif alabilecekleri alanlar keşfetmek yardımcı olabilir. Resim çizmekten hoşlanan bir baba çocuğuyla çizim etkinlikleri yapabilir, beraber konsol oyunları oynayabilir, rekabetten hoşlanıyorlar ise oyunları yarış aktivitelerine çevirebilirler. Bu çocuğun sürekli babadan bir beklenti içinde olmasının önüne geçecektir.”
Çocuklarla ilgili tüyoları annelerden alın
Çocuklarla yapılan aktivitelerde anne ve babanın birbirine destek olabileceğini belirten Psikolog Ömer Bayar, örneğin bir süre baba çocuklarla birlikte vakit geçirirken annenin kendisine vakit ayırabileceğini, daha sonra anne çocuklarla ilgilenirken babanın kendisine vakit ayırıp dinlenebileceğini ifade etti.
Yardımlaşmak tükenmişliğin önüne geçmede yardımcı olabilir
Anne ve baba arasındaki bu paslaşmaların tükenmişliğin önüne geçmeye yardımcı olacağını kaydeden Psikolog Ömer Bayar, “Ayrıca çocuklarla oyun oynarken bir anda oyunu bitirip çocuğa terk edilmişlik yaşatmamak için önden çocuğa bilgi verilebilir. Şimdi bu oyunu oynayacağız, sonrasında benim ilgilenmem gereken bir işim var veya dinlenmem gerekiyor gibi… Gene babalar bu süreçte çocuklarla ilgilenmede daha deneyimli olan annelerden destek alabilir, çocuklarının belli karakter özellikleri ve oyun tarzlarına dair ipuçlarını isteyebilirler. Çünkü çocuğun normalde gösterdiği bir davranışa anne aşina iken baba buna şaşırabilir ve nasıl bir tepki göstermesi gerektiği konusunda kafa karışıklığı yaşayabilir. Bir açıdan bu durum babaların çocuklarını daha yakından tanımaları için de bir fırsat sunmaktadır.” örneklerini verdi.
Çocuklarıyla geçirdikleri vakit çok daha kısıtlı bir hal alan babaların ise bu kısıtlılığı veya kopukluğu mümkün olduğunca telafi edebilmeleri gerektiğini vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, her şeyden önce çocuğun yaşına uygun şekilde, bu kopukluğun geçici ve zaruri bir durum olduğunun anlatılması gerektiğini söyledi.
Bu tavsiyelere kulak verin
Uzun süreli nöbetler, vardiyalar şeklinde çalışılıyor ise en azından gün içinde bir ya da iki kez görüntülü aramalar ile sohbet edilebileceğini belirten Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Böylece çocuğun baba ile bağının tazeliğini koruması sağlanabilir. Evde geçirilen kısıtlı vakitlerde gene babanın dinlenme ihtiyacını gözetirken bir yandan da çocuğun bekleyiş ve özlemini de gözetmek ve onu daha fazla bekleyişe maruz bırakmamak gerekir.
Eve gelindiğinde kısa da olsa önce çocukla özlem giderip bir miktar vakit geçirmek ve sonrasında dinlenme ihtiyacı çocuğa açıklanarak ve sonrasında tekrar çocukla ne zaman vakit geçirileceği netleştirilerek kendi alanına çekilmek doğru bir yaklaşım olacaktır.
Örneğin çocuğa ‘ben de seni çok özledim, gel biraz sohbet edelim/oynayalım’ dedikten sonra ‘ben şimdi çok yorgunum ve biraz dinlenmeme gerekiyor. Biraz uyuduktan/dinlendikten sonra tekrar oyun oynayabiliriz’ gibi çocuğa net bir plan sunmak çocuğun da sabredebilmesi için yardımcı olacaktır.
Nitelikli zaman geçirmek önemli
Babaların ‘Çocuğuma yeterince vakit ayıramıyorum’ suçluluğunu yaşamak yerine az da olsa mevcut vakti en kaliteli şekilde nasıl geçirebileceklerini düşünmeleri önemlidir. Unutulmamalıdır ki birlikte geçirilen zamanın niceliğinden ziyade niteliği önemlidir!”