” Ben bugün babamı öldürdüm…yedi bıçak darbesiyle.Artık annem başka bir erkekten çocuk doğuracak.Ve ben aslında yokum.Yağmurlu bir günde yedi bıçak darbesiyle babamı öldürdüm.Babam iyi bir adamdı.”
Aslında herşey masallarda olduğu gibi ” bir varmış, bir yokmuş “tu.Ve bir kız varmış, boylu poslu…fakat o kız yokmuş !
” Ve ben aslında yoktum.”
Sanrılar içinde yaşayan bir annenin hayatla ve kendiyle ödeşmesi…bir yanda Sahra, Aras ve Sema.
Ne tuhaf, hiç doğmamıştı Sema.2 Mayıs doğum günüydü.Güneşi, yıldızı, ilkbahar, yaz, kışı olmamıştı hiç.Yirmi beş yaşında olacaktı.Kimbilir, belki de Aras ile bir kitapçıda tanışıp aşık olacaktı.İki kardeş, Sahra ve Sema aynı erkeği seveceklerdi…gerçek ve gerçeküstü birbirine karışmıştı.Fırtına ile boğuşuyorlardı…
Geçmişin hayaletleriyle yüzleşme zamanıydı artık.Rilke haklıydı : ” Yalnızlık yağmura benzer, yükselir akşamla denizlerden…” Anne ufunetli yaraları ve hunhar yalnızlıklarıyla, korkularıyla, aşamadığı suçluluk duygularıyla besliyordu sanrılarını.
Kamran Şahlai’nin yazıp, yönettiği, Pari Aştari’nin dilimize çevirdiği, Mahshid Motemadi’nin yönetmen yardımcılığını üstlendiği, 2014, 2015 yıllarında İran’da iki kez yılın oyunu ve 2024 yılında İran Uluslararası II.Mistik Tiyatro Festivali’ne seçilen, Shab Delan Uluslararası Tiyatro Festivali’nde ödüllendirilen ” Sen Ölümünle Uğraşıyordun ” etkili rejisi ve oyunculuklarıyla sezonun iyi oyunlarından biri.
Feyza Ayan, Beste Hoşses, Hilal Alp, Oktay Kılınç ” Sen Ölümünle Uğraşıyordun ” da yaşar kıldıkları başarılı yorumlarla övgüyü hak ediyorlar.
Oda Tiyatrosu’nun yapımcılığını üstlendiği ” Sen Ölümünle Uğraşıyordun ” izlenmesi gereken bir oyun.
Pınar Çekirge / Magazinname.com