Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Esennur Sirer, yeni medya kavramına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Sirer, 2000’li yıllara kadar her türlü görsel içeriğin sadece televizyon ekranında seyredebildiğini belirterek şunları söyledi:
Yeni kavram ‘Üre-tüketici’
“Teknolojik dönüşümün medyayı da içine almasıyla birlikte farklı ekranlardan çeşitli içeriklere dilediğimiz zaman erişebilme olanağımız oldu. Bir anda değişiveren bu yepyeni medya düzenini adlandırmamız da yaşamımızın yeni ve dinamik akışı için umut verici olmuştu: Yeni Medya herkesi içine alan bir biçimde yeni ilgi odağımızdı artık. Yeni Medya’nın gelenekselin alternatifi olup olmadığı tartışmaları devam ederken yepyeni bir kavram hayatın odağına oturmuştu: Üre-tüketici. Yani dün televizyon karşısında kumanda elinde kanaldan kanala gezen izleyici kitlesi yerini içerik üreten izler kitleye bırakmıştı. 7’den 77’ye tüm bireyler kendi içeriğini üretip paylaşacak bir mecra bulabiliyordu.”
İzlerkitle ne izlemeli, kimi takip etmeli?
Bu kadar çok içeriğin izlerkitleye farklı bir yük getirdiğini ifade eden Doç. Dr. Esennur Sirer, “İzlerkitle ne izlemeliydi ya da kimi takip etmeliydi? Bu durum doğrudan medya okuryazarlığı kavramını tekrar gündeme getirmişti. Çağın getirisi olarak yeni medya okuryazarlığına da evrilen bu durum, aslında bireylerin içerik bombardımanı altında kendi bilgi ve görgülerini arttırmak adına seçim yapmalarını ifade etmektedir. Bu çok kavramsallaştırılan kavram eğlenceli içerikleri izlememe ya da üretmeme anlamında kullanılmamalıdır. Çünkü insanlar doğası gereği eğlenceye de ihtiyaç duyar ve iletişim araçları içerikleri eğlenceli bir biçimde sundukları için öne çıkmışlardır. Burada sorun zararlı olanlar da dâhil her türlü içeriğin eğlence ile paketlenerek sunulmasıdır.” dedi.
Bilinçli izleyici ve medya okuryazarlığı daha çok önem kazandı
Yazılı, görsel ve işitsel her türlü içeriğin daha önceki bilgi ve deneyimlerimize göre şekillendiğini ifade eden Doç. Dr. Esennur Sirer, medya okuryazarlığını öneminin bu dönemde daha çok öne çıktığını belirterek “Yeni medyadaki okuryazarlığımız da daha önceden var olan kitle iletişim araçlarını okuma ve yazma deneyimimiz üzerine inşa edilmektedir. Medya okuryazarlığı gündelik hayatta da pratiğini yaptığımız bir alan ve süreğen bir süreçtir. Bu sürecin toplumsal bir uzlaşı alanı haline getirilip çözüm aranması çok önemlidir. Çünkü okuryazarlık düzeyi arttıkça bu alanda yapılan içeriklerin kalitesi de artacaktır.” dedi.
Üretüketicilerin bilinçlenmesi farkındalık farkı yaratacak
“Üretüketicilerin bilinçlenmesi medyanın kendi dinamikleriyle işlemesini de sağlayacaktır yani aslında farkındalık farkı yaratacaktır” diyen Doç. Dr. Esennur Sirer, “Akış tek yönlülükten kurtulup zenginleşecektir. Toplum olarak medya okuryazarlığından beklentimiz de zaten bu yöndedir. Bu duruma eklemlenecek ikincil gibi görünen ama bütüncül anlamda yorumlanması gereken teknik gelişmeler ve dijital yayıncılık eğilimleri konunun dinamizmini arttırmaktadır. Unutulmaması gereken nokta; tüm bu yasal düzenlemeleri yaparken teknolojinin sürekli devinimini düşünerek ileriye erimli düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğidir. Bugün yaşadığımız kablo ağlarıyla çevrili ve kumanda hijyeninin olmadığı bir dünyada kablosuz sanal dünyanın düşünü kurabilmek önemlidir.” dedi.
Yasal düzenleme neden gereklidir?
Doğal olarak bu kadar fazla içeriğin olmasının, düzenlenmesi ve yasal bir zemin oluşturulması gereğini doğurduğunu kaydeden Doç. Dr. Esennur Sirer, “Özellikle çocukları ve gençleri olumsuz etkilerden korumak birincil amaçtır. Bugüne kadar geleneksel iletişim araçlarındaki koruma bariyerleri yeni medya döneminde yetersiz kalmıştır. Artık dört ekrandan takip edilebilen içerikler için daha interaktif bir yaklaşım gerekli olmuştur. Bu durum medya okuryazarlığı çerçevesinde olayın tarafları arasında bir çözüme ulaştırılmalıdır. Yasa yapıcıların akademik öngörüler dahilinde sosyologlar, izleyici temsilcileri ve yayıncılardan oluşan bir platformda ortak bir görüşe varılması gereklidir. Masada tüm paydaşların bulunması nihayetinde bireylerin çıkarı için olacaktır.” dedi.
Ortak uzlaşı kendi kontrolünü getirecektir…
Doç. Dr. Esennur Sirer, sözlerini şöyle tamamladı: “Ortak uzlaşı ile yapılan işlerde konunun taraflarının kendilerine düşen görevleri yerine getirmesiyle medya kendi kendini kontrol altına almış olacaktır. Bu durumda bir dizinin senaryosunu eleştirmemize gerek kalmayacaktır. Çünkü rekabete girişmeden, etik çerçevede, temel insani değerleri gözeterek toplumda ayrımcılık ve ötekileştirmeye yol açmadan yapılan üretimler yer bulacaktır.”