Front Of The Class film tanıtımı ve eleştirisi

Bazı filmler vardır ki muhakkak herkesin izlemesi gerekir ve bu filmler izleyenlerin belki de hayata bakış açılarını değiştirebilir. İşte "Front Of The Class" tam böyle bir film.

Front Of The Class film tanıtımı ve eleştirisi

Bazı filmler vardır ki bu filmleri gerçekten herkesin izlemesi gerektiğini düşünürüm. Çünkü bu tarz filmler, hayata, insanlara farklı bakmamızı ve önemli mesajlar çıkaracağımıza inandırır.

Bu filmler genelde gerçek yaşanmış hikayelerden esinlenerek sinemaya yapılmış filmlerdir. Hatta bazıları daha önce roman olarak yayınlanmış, kimileri best seller olurken kimileri raflarda tozlanmaya mahkum kalmıştır.

Bu tarz filmlerin bazıları da gerçekten hak ettiği değeri bulurken, ne yazık ki bazıları da hak ettiği değeri görmemiştir.

İşte 2008 yapımı “Front Of The Class” . Senaryosunu Thomas Rickman’ın yazdığı, yönetmenliğini Peter Werner’in üstlendiği ve başlıca rollerini James Wolk, Treat Williams, Dominic Scott Kay ve Sarah Drew gibi üstlendiği film tam yukarıda anlattığım türden bir film.

Front Of The Class, Tourette sendromlu Brad’in hikayesini anlatıyor. Filme geçmeden önce Tourette Sendromu hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. Bu sendrom çocukluk döneminde başlayan bir sendrom ve istem dışı gerçekleşen, devamlı tekrarlanan ani hareketler ile seslerden meydana gelen tikler olarak ifade edilen nörolojik bir rahatsızlıktır.

Brad bu sendrom yüzünden hayattan kopabilecek ve kaderine boyun eğmek üzeredir. Babası dahi Brad’in bu hastalığına tahammül edemez. Annesi ise Brad’i bir çok psikiyatriste götürse de kimse hastalığını teşhis edemez. Annesi tıp kitaplarını araştırarak oğlu Brad’in Tourette Sendromu hastası olduğunu öğrenir. Annesi ve babası boşanan Brad sonunda babasına bir hastalığı olduğuna inandırmıştır. Brad okuduğu okulda sorunlar yaşarken bir gün sınıf öğretmeni tarafından müdürün odasına gönderilir. Ve o gün Brad’in okul hayatı birden değişir. Okul müdürü onu öğrencilerin düzenlediği konsere gelmesini söyler ve konser sonrasında Brad’i sahneye davet ederek hastalığı hakkında tüm okulu bilgilendirdiğinde artık Brad okuldaki her normal öğrenci gibi olmuştur.  Annesi ve okuduğu okulun müdürünün desteğiyle azimle çalışarak mezun olur. Brad’in hayattaki en büyük tutkusu ise öğretmen olmaktır. Bunu başarmak için büyük bir azim ve çaba gösterir.

Artık Brad öğretmen olmuştur. Öğretmenlik yapmak için okullara müracaat eder. Tourette sendromu hastası olduğu için birçok okul Brad’in başvurusunu geri çevirir. Hatta bazı okullarda yaptığı müracaat sonrası kendisini küçümseyen okul yöneticileri ile de karşılaşır. Ama bu karşılaştığı durumlar onu asla yıldırmaz.

Tam umutlarını kaybetmek üzere iken tesadüfler sonucu bir okul Brad’in öğretmenlik müracaatını kabul eder. Kendisine verilen sınıfta öğretmenliğe başlayan Brad çok mutludur. Ama Brad’in Tourette Sendromu hastası olduğunu bilen bazı öğrenciler ve öğrencilerin velileri bu durumu kötüye kullanmaya kalkarlar.  Bu durum Brad’in zor günler geçirmesine neden olur.

Bu filmi izlerken gerçekten etkileneceğinizi, filmdeki karakterin yerine kendinizi bir an koyacağınızı düşünüyorum. Bana göre izlenmesi gereken filmler listesinde ilk 10’a girecek bir film olduğunu düşünüyorum.

Küçük bir dip not: Maalesef Tourette Sendromu hastalığının ne bir tedavisi ne de bir ilacı var. Ve bu filmi ailenizle, çevrenizdeki dostlarınızla seyredecekseniz ve kendinizi sert , maço olarak görüyorsanız muhakkak karanlık bir ortamda izleyin. Çünkü izlerken duygusallaşmamanız veya gözlerinizin hüzünlenmemesine imkan yok…

Kamil Hızer / Magazinname.com

Bir yanıt yazın