DOLAR 32,3765 0.17%
EURO 35,0190 -0.21%
ALTIN 2.324,800,24
BITCOIN 2257774-0.97954%
İstanbul
14°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

Deniz Salman’ın koltukla imtihanı

ABONE OL
4 Aralık 2020 02:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eğlencenin dibine vurmaya karar verdim. İçki, kadınlar, sahil ve deniz. Gel keyfim gel. Nasılsa para bol, keyfim yerinde. Bir sürü otelde günümü gün edeceğim. Farklı otellerde farklı kadınlarla takılacağım. Gelsin bir sürü hatunla tekne gezileri, içkinin dibine vuracağım. Oh be hayat bu işte.

Yataktan düşüp uyanmışım. Herhalde gördüğüm bu güzel hayal sayesinde yatak bana yetmedi. Böyle bir rüyayı niye gördüm anlatayım size.

Dün bütün gücümü toplayıp patronun odasına gittim. Tabii canım saygıya binaen randevu aldım o nemrut sekreter aracılığıyla. Öyle aşağılar gözlerle bakıyor ki odaya yollarken her defasında panter gibi üstüne atlayasım geliyor ama ne hikmetse onunla didişen herkes işten kovulduğu için gülümseyerek uzaklaşıyorum yanından. Artık ne hikmetse…

Patronun odasına girdim. Koca koltuğunda oturuyordu. Yüzü pencereye dönüktü, yani bana sırtı dönük dışarıyı seyrediyordu her büyük adam gibi. Büyük adam mı? İçeri girmişiz görgüsüz dönüp baksana kim geldi. Koltuğun arkalığı o kadar uzun ki ne yaptığını tam olarak göremiyordum. Yok yok boyu kısa değildir adamın ama koltuk çok büyük gerçekten. Hani bir şey söylemek için çok enerji harcamanız gerekiyor çünkü korkuyorsunuz koltuktan. Eğer patron kızarsa sizi koltuğuna yedirebilir hiç çekinmeden. Siz de karşı koyamazsınız eğer biraz korkup yerinizde kalakalırsanız.

Neyse ki bir süre sonra döndü koca koltuk. Ha bu arada koltuk patronum zenginleştikçe büyü. Herhalde bu zenginleşmenin bir göstergesi olsa gerek. Ben hiç zengin olamadığım için bunu anlamam da mümkün değil.

Baktı, baktı… O baktıkça ben küçüldüm bakışları karşısında. Aslında bakışlarından çok benim birkaç maaşıma denk gelen kocaman koltuğun beni yemesi ihtimalinden korkmamdı sanırım.

Birden kalktı ayağa ve “işte bu adam beni kırmadan her dediğim işe koşan elim ayağım” dedi sanki içerde birileri varmış gibi. Gayriihtiyari çevreme bakındım. Kimse yoktu ya da vardı da ben zavallı göremiyordum. Elini koltuğa dayadı. “Bak bu koltuk kaça alındı biliyor musun? Bunu almak için ne kadar çalıştım biliyor musun? Bak veririm seni ona…” der gibiydi.

“Söyle bakalım benden isteğin nedir? Ne olsun efendim nasılsınız demeye geldim dedim. Cevabı alır almaz da oradan uzaklaşıp canımı kurtardım.

İhanet etmek, yalan söylemek, çamur atmak mubah demek ki bir koltuğa oturmak ya da o koltukta kalmak için. Gözlerin kapalı, her şeyi ama her şeyi yapabilecek bir gözü karalık ve kararlılıkla gideceksin varmak istediğin koltuğa ya da oturmak için o koltukta daha uzun süre. Koca bir yalan değil mi yaptığımız, yaşadığımız her şey. Fani olan aslında geçici ve gidici değil mi? Her şeye sahip olsanız bile sonsuz değil farkında mısın? Bütün her şey yıpranır. Oturduğumuz koltuklar da bundan nasibini alır. Bir gün gelir yıpranmış koltuklarda bizi taşıyacak güç kalmadığı için kaba etimizi yere sert bir şekilde çarparak düşeriz.

Bu yazı bana ait değil sayın asiller asili patronum ve zarafet örneği sayın sekreter hanımefendi. Bilgisayarımdan aşırmışlar inanın ki…

Bir aşk masalından kaçıyorum; bir masalın aşkından…

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.