“Ben Bu Cihana Sığmazam” dizi incelemesi

"Ben Bu Cihana Sığmazam" kimilerine göre iyi bir başlangıç yaparken kimilerine göre de eleştirilerin hedefi olurken dizi ve sinema eleştirmeni Kamil Hızer sizler için dizi hakkındaki izlenimlerini kaleme aldı...

“Ben Bu Cihana Sığmazam” dizi incelemesi

Evet beklenen gün geldi ve EDHO ile Oktay Kaynarcalı hayranları “Ben Bu Cihana Sığmazam” dizisine kavuştular.

 

Hala Salı günlerinin reyting rekortmeni EDHO’nun yayından aniden kaldırılmasına anlam verememiş biri olarak Oktay Kaynarca’nın yine bu tarz bir diziyle ekranlara geleceğini biliyordum ve tabi ki bu konuda yanılmadım.

 

Kadroya genel olarak baktığımızda Oktay Kaynarca, Ebru Özkan Saban, Pelin Akil, Ali Seçkiner Alıcı, Işıl Yücesoy ve Hakan Karahan gibi sağlam bir kadro ve yönetmen koltuğunda da Onur Tan’ı gördük.

 

Kadroya baktığımızda benim şahsen gözlerim Ali Sürmeli, Olgun Şimşek gibi oyuncuları aramadı değil. Hatta Ali Seçkiner Alıcı’nın canlandırdığı “Kurban Baba” rolü Ali Sürmeli için biçilmiş kaftan olacağını düşünüyorum.

 

Tabi bu düşüncelerime katılırsınız veya katılmazsınız bilemem ama ilk bölüm biraz karışık geldi ve ilk bölümün tek olumsuz yanı kesinlikle silahlı aksiyon sahneleri. Tabancalardan şarjör değiştirmeden bitmek bilmeyen ateş edilmeler, iyilerin birinin dahi burnunun dahi kanaması gibi sahneler abartı ötesi.

 

Karşı tarafta tek bir canlı kalmazken kahramanlarımızın ve adamlarının birisinin dahi burnunun kanamaması çok komik geldi. Valla benim bildiğim “Rambo” bile bu kadar çatışma sonrasında kolundan dahi olsa bir mermi alırdı.

 

Dediğim gibi konu gerçekten biraz karışık. Kahramanımız Cezayir Türk “Oktay Kaynarca” devlet için çeşitli organizasyonlara katılmış bir kahraman ve bu kahramanlığın bedelini de kardeşinin öldürülmesi sonucu ödüyor. Ve Cezayir Türk bunu yapan CIA Orta Doğu sorumlusunu ortadan kaldırıyor ve CIA tarafından öldürüleceği düşüncesiyle hükümet tarafından öldürülmüş olarak Özbekistan’ın Semerkand şehrine gönderiliyor. Bu arada Cezayir Türk evlidir ve bir kız çocuğu babasıdır. Artık ailesi içinde ölü bir adamdır ve gittiği Semerkand’da yeni bir aşka yelken açıp evlenmiştir.

 

Burada da Türk devleti tarafından özel bir görev verilen Cezayir Türk’ün ölmediğini öğrenen CIA intikam almak için Türkiye’de yaşayan kızını kaçırır ve Cezayir Türk’ün Türkiye’ye gelmesini sağlar.

 

 

Zaten izleyenlere dizinin girişini anlatmama gerek olmadığını biliyorum. Ama burada karışıklıklar var. İzleyicinin kafasını ciddi olarak karıştıracak.

 

Cezayir Türk sadece devlet için çalışan birisi mi yoksa geçmişinde yasa dışı işler yapan birisi iken devlet içinde çalışmaya başlayan bir karakter mi?

 

İkinci şık ise o zaman akıllara birçok soru gelecek.

 

Mesela birçok ülkücü isim bugün hala Asala’ya düzenlenen operasyonlarla anılmaktadır. Geçmişlerinde yasa dışı suçlar olmamakla birlikte yıllar sonra bazı isimler hakkında ciddi çağrışımlar yapıyor.

 

Dizinin ilk bölümü Özbekistan, Türkiye arasında geçerken ilk bölümün finalinde anladığımız kadarıyla bundan sonraki bölümler İstanbul ve Türkiye ağırlıklı geçecek.

 

Büyük ihtimalle dizinin ilk bölümü günün reyting rekorlarını kırmıştır kırmasına ama ben dahil dizi hakkında birçok izleyicide ciddi soru işaretleri oluşmadı değil. Senaryo ekibi bunları kulak ardı etmemeli. Aksiyon sahnelerindeki abartılardan ve mantık hatalarından vazgeçilmeli.

 

Yoksa bu dizi her ne kadar EDHO’nun neredeyse devamı gibi gözükse de “mekanlar birebir aynı mekanlar” bu kafa ile gidildiği müddetçe o EDHO’nun muhteşem başarısını yakalayamaz ve karşısına o yayın gününde iyi kadrolu bir dizi geldiğinde o reytingleri mumla arar.

 

Küçük dip not; oyunculuklar için tek kelime etmek istemem ama ilk bölümde Işıl Yücesoy’u çok tutuk gördüğümü ve Cezayir Türk’ün kaçırılan kızının da rolünün hakkını veremediğini üstüne basa basa söyleyebilirim.

 

Bakalım ilerleyen bölümlerde neler göreceğiz?…

Kamil Hızer / Magazinname.com

@kamilhizer

@magazinnameoffical

Bir yanıt yazın