Senaryosunu Gary Scott Thompson, Daniel Casey ve Chrşs Morgan’ın yazdığı yönetmenliğini Justin Lin’in yaptığı Hızlı ve Öfkeli serisinin 9.’uncusu geçtiğimiz günlerde vizyona girdi.
Ülkemizde pandemi kurallarının gevşetildiği ilk hafta sinemaların açılmasıyla ülkemizde de vizyona giren Hızlı ve Öfkeli 9 filminde diğer serilerde başrol alan Van Diesel ile birlikte Michealle Rodrigez, Jordana Brewster ve Teyerse Gibson gibi isimler rol aldı.
Hızlı ve Öfkeli 9 filminin konusu
Dominic Toretto (Van Diesel) köşesine çekilmiş oğlu ve sevgilisi ile münzevi bir hayat sürerken geçmişi kendisini bırakmaz. Dom’un arkadaşları kendisine ulaşarak CIA’den “Hiçbirşey” kod adlı kişinin kendilerine gönderdiği videoyu göstererek “Hiçbirşey”in kaçıırldığını ve kurtarmak için kendilerine katılmasını isterler.
İlk başta Dom bu işe karışmak istemese de sevgilisinin ekip ile yola çıkması üzerine onlara katılır. Ve yıllar sonra hayatından sildiği, babasının ölümüne sebep olduğunu düşündüğü kardeşi Jacob ile karşılaşır.
Artık silahlar ve arabalar adeta havalarda uçuşmaya başlar.
Hızlı ve Öfkeli 9 filminin eleştirisi
Neden bilmem ama bu filmi normal eleştiresim hiç gelmedi. Belki de ilk kez bir filmi mizahi olarak eleştireceğim. Filmi eleştirisi yaparken hem bir Amerikalı kafası ile hem bir Türk kafası ile eleştirirken birazda siyasi bir kafa ile eleştirmeyi düşünüyorum.
Filmi izlemeye başladığım ilk anda Trump’ın Suriye politikasında yanlış yaptığını fark ettim. Suriye’ye asker göndereceğine Dom ve arkadaşlarını gönderseydi belki de Suriye bugün Amerika topraklarına ilhak edilmiş olurdu.
Düşünsenize Dom ve arkadaşlarının 4-5 araçlık konvoyuna neredeyse yüzlerce araçlık ve ağır silahlarla donatılmış askeri ve sivil araçlarla durdurulmak istenmesine rağmen Dom ve arkadaşları hepsini egale ediyor. Araçlarına mermiler isabet ediyor ama araçlar hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyor.
Bir kişi tek başına yara dahi almadan 25-30 askeri mortingen yapıyor. Ekiptekilerden hepsi adeta bir hacker. Anında sistemlere girip kodları ve şifreleri alabiliyor. Düşünün bu ekibin tamamı aslında araba yarışlarına meraklı tipler. Birde bu tiplerin bilgisayar eğitimi almış olduklarını bile hayal edemiyorum.
Dom ve arkadaşları kendilerini takip eden ağır silahlı araçlardan kurtulmak için mayınlarla dolu bir sahaya giriyor. Ama ekipten tek bir araç bile bir mayına basmazken kendilerini takip eden araçlar mayınlara basarak havaya uçuyor.
Filmin bir karesinde bir otomobil roket ile uzaya gönderiliyor ve uzayda roket aracı fırlatıyor ve bu araç uzaydaki bir uyduya müdahale ediyor. Bu sahneyi seyrettiğim an aklıma hükümetimizin 2023 yılında Ay’a bir roket göndereceği aklıma geldi. Bu filmi bir devlet erkanından birisi izlese muhakkak boş verin Ay’a roket göndermeyi biz üreteceğimiz yerli araç ile Ay’a gideceğiz der ve buna inanacak bir insanın olacağını düşündüm. Ve tabi ki ağlanacak halimize güldüm.
Pardon hatta çok pardon. Filmi eleştirecektim değil mi? Filmi izleyenler için ilk tavsiyem bir not defteri alsınlar yanlarına. Çünkü kim hangi ülkede kimin veya neyin peşindeler diye not alsınlar. Ekibin bir parçası bir bakıyorsunuz Tokyo’da, bir kısmı Almanya’da, bir kısmı Tiflis’te.
Hiçbir seride Dom’un geçmişi hakkında bir şey anlatılmamıştı. Bu seride anlatılınca içimden vay senin gelmişine ve geçmişine demedim değil! Filmde havaya uçan, parçalanan araçların sayılarını tespit etmek için yanınızda birkaç tane abaküs bulundurun. Yetmezse parmaklarınızı kullanırsınız.
Film tabi ki mutlu sonla bitecek, o yüzden filmi izlerken gerilmenize hiç gerek yok. Rahat rahat izleyin hatta izlerken cipsle birlikte kolanızı keyifle yudumlayın. Film bittiğinde bir bakmışsınız ki filmden hiçbir şey anlamamış olarak sinema salonundan çıktığınızı ve hafiflediğinizi hissedeceksiniz. Tabi hafifleme sebebi bu kadar boş filme hem bilet, hem sinemada yediğiniz ve içtiklerinize harcadığınız paralardan kaynaklı olacak. Ama yine kendinizi teselli edecek bir şey bulacaksınız!
O da soğuk bir kola ile birlikte cips veya patlamış mısır keyfini uzun bir aradan sonra tekrar yaşamak duygusundan başka bir şey olmayacak.
Bu arada küçük bir dip not: Bu yazımı yazdığım güne kadar bu filme ülkemizde 111.715 kişi para vererek izlemiş.
Kamil Hızer / Magazinname.com