Koğuştaki Mucize filmi hiç ödül kazandı mı?
Senaryosunu Kubilay Tat’ın yazdığı, yönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin’in yaptığı başlıca rollerini Aras Bulut İynemli İlker Aksum, Deniz Baysal, Nisa Sofiya Aksongur’un üstlendiği 7. Koğuştaki Mucize filmi gişe rekorları kırmıştır.
2019 yılının gişe rekortmeni oldu
2019 yılında vizyona giren bu filmi yaklaşık 58 milyon kişi tarafından izlenmiş ve bu kişiler gişelere toplam 965 milyon lira civarında para bırakmıştır. Tabi bu gişe hasılatının yanında bu filmin şifreli kanallardan yayın hakkı, dijital platformlardan kazandığı para hariç.
7.Koğuştaki Mucize Güney Kore çakması bir filmdir!
7.Koğuştaki Mucize vizyona girdiği 2019 yılında en çok izlenen film rekorunu da kırarken film beklenilenden daha çok ses getirmiştir. Birçok sinemasever bunu gerçek bir hikaye olarak bilmektedir. Ama bu film maalesef bir Güney Kore filminin uyarlamasıdır. Orijinal ismi Miracle In Cell No 7 adlı filmden uyarlanarak çekilmiştir.
Oyunculuk ve görsel şölen mükemmel üstü olmuş
Filmi izleyip salya sümük olmasa da ağlamayan insan çok nadirdir? Zaten toplum olarak bazı şeylere fazla aşırı tepki veririz. Duygusal bir toplumuz zira. Filmimizin kahramanı çok aslında. Memo var, Ova var, Askorozlu var, müdür Nail var. Ve bu karakterleri canlandıran oyuncularda muhteşem bir oyunculuk sergilemişler.
Filmin kısa konusu
Film sizi ilk dakikadan itibaren avucuna alıyor. Şirin bir Ege kasabası ve bu şirin kasabada 7 yaşındaki kızı ile aynı zekaya sahip olan bir Memo. Küçük kızı Ova’nın tatlılığını anlatmaya dahi gerek yok. Ve hayat baba kızın ağlarını daha ilk günden örmeye başlamıştır. Memo kızı daha küçükken eşini kaybetmiş ve Ova babası ve babaannesi ile büyümeye mecbur kalmıştır. O şirin kasabanın sıkıyönetim komutanının kızı bir kaza sonucu ölür ama o kaza olayı Memo’ nun üzerine kalır. Memo tutuklanır ve artık baba kız birbirlerini uzun bir süre göremezler. Memo için yakınları adalet için uğraşırken cezaevindeki arkadaşları gerçek hikayesini öğrenince Memo için elinden geleni yapmaya çalışırlar.
Çakma film yapma merakımız ayyuka çıktı
Filmi zaten izlemeyen kalmamıştır. O yüzden daha da konusunu uzatmaya gerek yok. Zaten en başta oyunculuklar üzerine tek kelimeyle mükemmel yorumunu yapmıştım. Ama gelin görün ki biz son dönemlerde neden başka ülkelerin çakma filmlerini, dizilerini uyarlama hastalığına yakalandık bunu anlamıyorum. Bir dönem Özcan Deniz’de birkaç projesinde yapmıştı. Ha keza Mucize Doktor dizisi de Kore dizisi. Ama Mucize Doktor dizisini bizden önce Amerikalılar uyarlamasını yapmış, sonra da biz yapmışız.
Canım ülkede iyi bir senaryo üretecek senarist mi yok? Senarist var da konu mu yok? Türk sineması iyi bir senaryo üretmekten bu kadar mı aciz? Geçmişinle bağdaştıracak bir şey yaparsan vatanın dört bir yanından binlerce senaryo çıkacak kadar malzeme bulursun. O zaman yapımcılar otursun Kore dizilerini alt yazılı olarak izlesin. Sonra izlediklerinden birisini seçsin, bir yönetmen ile uyarlamasını birkaç günde halletsin. İzlediği filmdeki karakterleri canlandıran oyuncuların oyunlarından, tiplerinden yola çıkarak uygun oyuncuları bulsun. Sonra yallah vizyon. Nasılsa Kore’de film tavan yapmış, eh Kore halkı ile bizim halkımız kültürel olarak çok bağdaşmasalar da duygusal insanlar. Gelsin paracıklar. Oh ne güzel!
Kültür Bakanlığı nasıl çakma bir filmi Akademi Ödüllerine aday gösterir?
Yanlış hatırlamıyorsam 7.Koğuştaki Mucize 93. Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Film Dalı’nda yarıştı. Şimdi burada benim anlamadığım çakma bir film nasıl böyle bir festivalde yarışır. Hadi diyelim festival komitesi filmin çakma olduğunu bilmiyordu da, e peki bunu gönderen veya aday gösterenler neden çakma bir filmle festivalde ülkemizi temsil ettirirler. Hoş zaten film son 15’e dahi kalamadı. Ama bunun sebebi bence kamera önü ve kamera arkası ile alakalı değil. Büyük bir ihtimalle koskoca bir ülke kendi film üretemeyip kendisinden küçük bir ülkenin yapımcılarının yaptığı filmin çakmasını yaptıkları için bizi son 15’e almamış olabilirler mi acaba?
Bu tip olaylar Türk sinemasının zaten çok az olan itibarını alıp götürür. Evet yapımcısına milyonlar kazandırır ama Türk sinemasını da yerle bir etmese de zedeler. Zaten yıl içinde yerli filmlerde çok ciddi paralar harcanarak yapılan film sayısı bir elin iki parmakları arası kadar bile değil.
Yapımcının derdi imanı para
Bu filmleri yapan yapımcıların belli bir kısmı bana göre festivalleri filan hiç umursamıyorlar diye düşünüyorum. Düşünen varsa da bana göre bir iki taneyi geçmez. Yapımcı parasına para katmayı düşünür. Tabi bu oyuncular ve teknik ekip için öyle değil ama parayı veren düdüğü çalar demiş atalarımız.