Aksiyon olsun içinde mantık olmasın ben yine izlerim diyenler için soluksuz izleyebilecekleri bir film tanıtacağım.
Finlandiya ve Amerika ortak yapımı “Sisu” adlı film neredeyse tamamen aksiyon üzerine kurulmuş.
Senaryosunu ve yönetmenliğini Jalmari Helander’in yaptığı bu filmde Jorma Tommila, Aksel Hennie, Jack Doolan gibi isimlerin yer aldığı filmin konusuna gelince ;
Astami ikinci dünya savaşı sırasında 300’e yakın Rus askerini ormanlık alanda tek başına öldürmüş ve Finlandiya’da adeta bir kahramandır. Savaşta ailesini kaybeden Astami dağlık bir alanda altın aramaktadır. Ve yüklü miktarda altını bulup şehre dönerken yolda Nazilere denk gelir. Ve Naziler yaşlı kahraman Astami’nin altınları alırlar ve olaylar böyle başlar.
Film neredeyse diyalogsuz bir film diyebilirim. Hatta Tarantino filmlerini bile anımsatacak kadar aksiyon dolu. Ama tabi ki bir Tarantino filmin bütçesi kadar bütçeyle yapılmamış olsa da aksiyon anlamında izleyicisini doyuruyor.
Filmi izlerken bir an aklıma ya biz yıllarca Cüneyt Arkın’ın bazı filmlerini boşuna ti’ye almışız dedim.
Kara Murat ile surdan sura atlaması bile bu filmdeki sahnelerle kıyasladığınızda devede kulak kalır.
Anormal abartılı hatta anormal üstü abartılı sahne var.
Hangisini yazsam bir diğerine haksızlık etmiş olurum.
Filmi izledikten sonra nette kısa bir araştırma yaptım.
Finlandiya ordusunda asıl ismi Simo Hayha adlı bir asker kış savaşı esnasında keski nişancı olarak 300 civarı Rus askerini yakın dövüş ve ateşli silahlarla da 200 civarı Rus askerini 100 günde öldürmüştür. Hatta rivayet edilir ki Ruslar Simo Hayha’dan o kadar korkmuşlar ki adını “Beyaz Ölüm” veya “Ölümsüz” olarak koymuşlar tüm bunların üstüne de başına ödül bile konulmuş.
Filme adını da veren “Sisu” Fin diline özgü bir kavram. Kelime anlamı olarak dayanıklı, kararlı ve içsel içgüdüyü ifade ediyormuş.
Bazı öldürme sahneleri gerçekten mükemmel çekilmiş.
Ama o kadar ciddi mantık ve davam hataları da yok değil.
Bunların ne basitinden biri bir Nazi kamyonunda onlarca kız var ve neredeyse yüzlerce kez tecavüze uğramış. Hepsinin halleri harap, yüzlerinden uğradığı tecavüzün izlerini görürken bir kızda en ufak bir çizik dahi olmadığı gibi neredeyse makyajı dahi bozulmamış.
Filme başka bir açıdan baksak filmin kahramanına bir kostüm giydirseler bir Marvel filmi gibi izler miyiz?
Vallahi de billahi de izleriz.
Ama bu kahramanımızın bir kostümü olmadığı için Marvel evrenine katılamamış sanırım.
İlk başta da dediğim gibi bu film aslında hiç olmamış.
Hayatınızda izleyeceğiniz en mantıksız birkaç filmden bir tanesi olacaktır muhtemelen.
Ama ben aksiyon filmlerine bayılırım ve mantık aramam derseniz sizler için tam biçilmiş kaftan bir film.
Aslında “Sisu” bir “John Wick”, “Kara Murat” filmleri ne ise aynı tarzda bir film.
Ah ah Cüneyt abi.
Bu filmi izleyince içimden “Biz yıllarca boşuna dalga geçmişiz” dedim mi?
“Evet” dedim hem de defalarca.
Hatta film bittikten sonra bile dedim.
Kamil Hızer / Magazinname.com