Yazar Serra Taşköprü ile yazın hayatına ve ‘Sessiz Şiddet’ adlı kitabına dair konuştuk. Keyifli sohbetimiz sizlerle…
Öncelikle sizi tanımak isteriz. Serra Taşköprü kimdir?
İşte bu, en zor soru. Zor bir başlangıç; çünkü insanın kendini anlatması ve tanımlaması inanın, bazen megolomanca gelebiliyor, bazense narsistçe; ancak her zorluğun ölümden gayrı çaresini bulabilen ve üstesinden gelebilen insanlar olarak bu sorunun da hakkını vermek gerekir ki ben hümanizm odaklı, maalesef hayvan düşmanlığı varolduğu için kendisini hayvansever olarak addetmiş, sanatçı ruha ve her işini yaparken amatör ruhunu kaybetmemiş; ancak profesyonel ilerleyen, naçizane küçük dokunuşlarla büyük umutlar vermeyi hedefleyen ve kendince bir tarzı olan, bilimle sanatı harmanlayarak yaşayan ve böylesi bir hayat tarzı olan bir hukukçu, yazar ve ilişki danışmanı, her etiketten öte bir insan, ondan öte bir canım. Herkes birbirinden farklı olsa da hepimizin birbirinden farklı nitelikleri var olsa da asla birbirinden üstün olmadığını bilebilecek ve böyle felsefeyle yaşayacak kadar da bilgelik yolunda ilerleyen daha doğrusu bilgeliği hedefleyen biriyim. Bilge olmam mümkün olur mu, bilmem; ama hedefim bu yönde ilelebet ilerlemek olacaktır. Önemli olan bilgili olmak değil, bilge olabilmektir ve “Felsefe ile başlar icatlar ve keşifler.” diyerek bu alanda da fikirler üreterek hukuka ve psikolojiyle psikiyatriye nefes de aldırmayı amaçlayışım bulunmaktadır.
Yazın hayatınız nasıl başladı?
Yazın hayatım 2018 yılının ocak ayında hâlâ âşık olduğum ve özellikle sokaktaki hayvanların bana öğrettiği koşulsuz sevgiyle sevdiğim şahsiyete duyduğum hislerle kendisinin bana takındığı tavrın neticesinde başladı.
2020 yılında okurlarınızla buluşturduğunuz ‘Sessiz Şiddet’ adlı kitabınızdan bahseder misiniz?
İkinci kitabım olan ‘Sessiz Şiddet’ ilk kitabım olan Hesaplanmış Sessiz Manipülasyon Yoluyla İşlenen Suçlar ve Yasal Boyut’un özeti ve devamı niteliğindedir. Şiddetin sesli veya pozitif, daha doğrusu aktif bir eylemle gerçekleşmesi nasıl doğal ve kabul edilebilir nitelikte ise sessiz veya negatif, daha doğrusu pasif bir eylemle açıkçası eylemsizlikle gerçekleşmesi de mümkündür felsefesinden yola çıkarak bir tür keşif ve icat bir arada özgün ve gözleme dayalı bir eserdir. Eser başucu ve kılavuz niteliği ağır basan bir yayın olduğu için ve hiçbir tür insan ayırımı yapmadığından hepimizi ilgilendirmektedir.
‘Sessiz Şiddet’ ile okurlarınıza hangi mesajları vermek istediniz?
Sessiz kalmanın ve susmanın hatta genelleştirirsek tepkisizliğin, eylemsizliğin her zaman olumlu karşılanmaması gerektiği aşikârdır. Atalarımız her ne kadar sessizliğin aydınlık tarafından bahsetmişlerse de ben, tam tersi bir gerçeği sessizliğin, karanlık o buzdağının görünmeyen kocaman yüzünden, yani madalyonun öteki yüzünden bahsetmekteyim. Bu öyle bir yüz ki maruz kalan, mağdur olan, hatta bu yüzden fail olan birçok insan bulunmaktadır. Ben derim ki; “Yalnız değilsiniz, artık ben varım ve ben, bir kuyuya taş atan deli gibi bu konuda çalışmalarıma devam etmekteyim. Artık kırk akıllı da gelse bu gerçeği değiştiremeyecektir. Gerçekler, geç de olsa ortaya çıkar ve mutlaka dile gelir.”
Kitabın isim hikâyesi nedir?
Kitabın ismini ben, keşfettim ve icat ettim. Ben icat ettim sanırken bu isim, başka anlamlarda da varmış. Hukuka, psikolojiyle psikiyatriye, yani bu alanların literatürüne ben sokmuş olacağım inşallah. Ben, ben, ben diyorum; çünkü yıllardır bu yönde tek çalışan kişiyim. Her ne kadar “Haydi psikiyatristler, haydi psikologlar, haydi sosyologlar, haydi felsefeciler, haydi sosyal hizmet uzmanları, haydi psikolojik danışmanlar!” diye beraber çalışmaya davetlerde bulunmuş olsam da genelde sessiz kalındığından yalnızlığa itildim. O yüzden ben demeye hak gördüğüm için kusura bakılmasın ve kendisini beğenmiş biri olduğum düşünülmesin.
Sessiz Şiddet’ beklediğiniz başarıya ulaştı mı?
Başarı nedir? Başarı bir cana, kalbe, ruha ve de akla dokunabilmekse evet, beklediğim başarıya ulaştım, eğer kitap satışı ise ulaşmadım.
Sessiz Şiddet’e okurlardan gelen eleştirilere dair neler söylersiniz?
Bazı okurlar doğru; bazılarıysa yanlış algılamaya devam etmekte. Belki benim anlatımımdaki bir eksiklik veya fazlalık, buna sebebiyet vermektedir. Nasıl ki olumlu eleştirilere açık olmak kolaysa olumsuz eleştirilere de açık olmalıyız. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ben isterim ki olumsuz eleştirilerini çözüm önerileriyle birlikte yapsınlar. Her bir okura ve takipçiye teşekkür ve minnet ederim.
Sessiz Şiddet’i bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?
İkinci baskıda düzenlemeler yapmayı düşünüyorum. Her 3 kitabım için de düzenlemeler yapma planım var; çünkü eserler basılmış olsa bile sonrasında mutlaka yenilikçi farklı düzenlemeler getirme gereksinimi duyuyor insan.
Hazırlık aşamasında olan yeni bir eseriniz var mı?
‘Sessiz Aşk Terapisi’ adlı 3. kitabım yakın zamanda yayınlandı.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Güzel bir röportaj oldu ve diyeceğim şu ki bana kendimi ve eserlerimi tanıtma imkânı tanıdığınız için müteşekkirim. Kısaca üç sözümü söyleyerek sona gelelim: Herkes; masum doğar suçlu ölür. Kişilik, hayattaki en büyük onurdur ve şiddeti sevgiyle reddediyorum. Buradan sizler aracılığıyla herkese, evet herkese beni ben yapan aileme, miladım olana ve duygularıma teşekkür ediyorum. Kendinize iyi davranın!