Üsküdar Üniversitesi İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSGÜMER) ev sahipliğinde Beykoz Üniversitesi, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve MESKA Vakfı tarafından gerçekleştirilen 2. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Öğrenci Kongresi’nde alanında uzman isimler iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin pek çok konuda sunum yaptı. Kongre pandemi koşulları kapsamında çevrimiçi düzenlendi.
Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan: “Bu kongrelerin 5 yıldan daha sık aralıklarla yapılması gerekir”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Öğretim Üyesi, İSG Bölüm Başkanı, ÜSGÜMER Müdürü ve MESKA Vakfı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, açılış konuşmasında kongrenin ilkinin 21- 22 Mayıs 2015 tarihinde Bingöl Üniversitesi’nde gerçekleştirildiğini söyledi. Kongreye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduklarını belirten Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, bu tür kongrelerin 5 yıldan daha sık aralıklarla yapılması gerektiğini söyledi. Kongrenin verimli geçeceğine inandığını kaydeden Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, bu alanda eğitim gören öğrencilerin makale yazımını öğrenmelerinin de önemli olduğunu kaydetti.
Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan: “Öğrencilerimize yatırım yapıyoruz”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerine de kongreye katılım ve desteklerinden dolayı teşekkür eden Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan, ilkinden farklı olarak bu yıl Covid-19 etkileri olduğunu kaydederek “Salgının birçok konuda etkileri oldu. Bu konuda da yine bazı öğrencilerimizin makaleleri var, bunları da dinleyeceğiz. Gelecekte iş sağlığı güvenliği profesyonelleri arasında yer alacak değerli öğrencilerimiz, sanayi konularında edindikleri bilgiler, bugünkü kaynağı oluşturmaktadır. Biz aslında insana yatırım yapıyoruz, öğrencimize yatırım yapıyoruz, bunun için sağlıklı bir ortamda iyi bir ortamda onların ileride daha başarılı olmaları bize her zaman mutlu edecektir” dedi.
Prof. Dr. Şefik Dursun: “İş Sağlığı ve Güvenliği alanında yeterli eleman yetiştirilmesi gerekiyor”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı, Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun, iş sağlığı güvenliğinin lisans eğitiminin Türkiye’de bir elin parmağı sayısı kadar bile olmadığını belirterek “Vakıf üniversiteleri içerisinde Sağlık Fakültesi olarak biz YÖK’ün tanıdığı bütün bölümleri de yürütüyor olmaktan dolayı mutluyum. Şu anda iş sağlığı güvenliğinin Türkiye’de önemi, geçmiş zamanlara göre daha şuurlu bir şekilde yaklaşıldığı için daha güzel bir konumda. Tabii teknoloji hayata, hayatın değişik alanlarında uygulanınca teknolojinin getirdiği bazı riskleri de ne olabileceği insan sağlığı açısından, korunma açısından, güvenlik açısından, bunların da elbette bir akademik performansla değerlendirilip, yeterli eleman yetiştirilmesi gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Şefik Dursun, İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki eğitimlerin yüz yüze yapılmasının önemine de işare ederek “Bu alanda bazı problemlerin de olduğunu düşünüyorum. Mesela uzaktan eğitimle sertifika vermek ve iş sağlığı güvenliği elemanı yetiştirmek gibi uygulamaları duyuyorum. Bir akademisyen olarak arkadaşlarımın yaptığı çalışmayı görüyorum. Bu alan uzaktan eğitimle olabilecek, yani laboratuvara girmeden, uygulamaya girmeden olabilecek bir eğitim olamayacağını düşünüyorum” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İlk önce tedavi güvenliği sağlanmalı”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, açılış konuşmasında iş sağlığı ve güvenliğinin hayatın her alanında çok önemli bir yeri olduğunu söyledi.
İş sağlığı ve güvenliği konusunun ne kadar önemli olduğunu meslek hayatının ilk yıllarında Erzincan’daki askeri hastanede görevliyken yaşadığı bir olay ile anladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir askere yapılan ameliyatta oksijen yerine nitrojen azot gazı verildiğini, gencin pek çok önemli sağlık sorunu yaşadığını söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Güvenlik kültürü sadece lafta kalmamalı, uygulanmalı”
Sağlık güvenliği zincirinde, kalite yönetiminde tedavi güvenliğinin en önemli konu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tedavi güvenliği sağlanamıyorsa yapılanlar boşa gider. Askeri kurumlardaki bütün atölyelerde, her tarafta ‘Önce güvenlik, sonra hizmet’ diye yazar. Bizim askeri kurumlarımız kültür oluşmuş kurumlardır. Çünkü Osmanlı’da hiç kapanmayan birkaç müesseseden biridir. Bu sözü hastanemizde her yere ilkesel olarak yazdırdık. Bu güvenlik uygulamalarının ısrarla üzerinde duruyoruz. Bir güvenlik olgusu olduğu zaman, hatta bazen ramak kalma olguları oluyor. Tam bir tehlike durumunda hasta intihar etmek ya da kaçmak üzere oluyor ve hemen fark ediliyor. Ramak kalma vakalarını bile olgu olarak yazıyoruz. Güvenlik kalite yönetiminde bir yazılım sistemimiz var. Orada düzeltici ve geliştirici faaliyet olarak onları alıp yeni gelenlerin bunları okuyup öğrenmesini sağlıyor. Bu şekilde bir güvenlik kültürü oluşturmaya çalışıyoruz, ilkemizi uyguluyoruz. Güvenlik kültürü sadece lafta kalan bir durum değil. Muhakkak uygulanması da gerekir” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İş güvenliği sağlanan yerde çalışan güvende hissediyor”
Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Rüştü Uçan’ın kongreye katılanları çok acı bir gerçekle yüzleştirdiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’de 10 misli daha fazla ölümlü iş kazası var. Bu Türkiye’ye yakışmıyor, biz insana değer vermeyi bilen ve sevgi medeniyeti kurmuş bir milletiz. Böyle bir medeniyette bu hoyratlık bize göre değil, bu olmamalı. Bazı işverenler iş güvenliği yatırımını ilk başta masraf gibi görüyor. Fakat şuna benziyor, bir insan yatırım yapar bir silah alır. Belki ömür boyu kullanmaz ama lazım olduğu zaman da müthiş işe yarar. Bu iş güvenliği de öyledir. Yangın tüpleri ve yangın merdivenleri de öyle. Bütün bunlar iş yerinin güvenli ortam olması veya iş yerinde sadece çalışanların çıkarına değildir. Çalışan orada kaza ve hastalık azaldığı zaman kendilerini güvende hissediyor. Şu anda bir insan ve bir iş yeri için en önemli sermaye güven sermayesidir. Güven sermayesi zayıf kurumlarda verimlilik düşer ve sağlık giderleri artar, güvenli iş ortamı yoksa personel değişimi çok olur. İnsanlar kendi güvende hissetmediği için her sabah korkarak gelir ve böyle oldukça daha çok kaza olur” diye konuştu.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Empati yapılırsa iş kazaları azalır”
İnsan psikolojisi ile ilgilenen biri olarak incelediğinde en çok kaza yapanların empati yoksunu kişiler olduğuna işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir iş yerinde çalışırken iş yeri patronu ‘bu çalışan benim çocuğum, kardeşim veya akrabam olsa onun başına bir kaza gelmemesi için ne yapmam lazım?’ diye düşünürse empati yapmış olur. Bir insan empati yapabilirse kaza ihtimali daha da azalıyor. Onun için tıpta biz cerrahlara güvenlik kültürü olarak söyle öğretilir; Annenin çocuğu tutması vardır ya incitmeden, şefkatli ama koruyarak tutar. Bir hastayı böyle tutmamız ve böyle ele almamız lazım. Onu koruyarak, şefkatle yaklaşarak yaklaşmak gerekir ama bu tabii ki her dediğine evet demek anlamına gelmiyor. Doğru olanı yapıp hayır diyebilmeyi de başarabiliyoruz” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İş sağlığı güvenliği eğitimi uzaktan olmaz”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güvenliğin bir kültür olduğunu biliyoruz” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bizim kültürümüzde hani Türk filmlerinde vardır ya her şey bittikten sonra lambaları yana yana en sonunda polis gelir. Bizdeki güvenlik kültürü biraz Yeşilçam filmlerindeki sahnelere benziyor. Gerçi Amerikan filmlerinde de öyle oluyor. Maalesef iş güvenliğinde de öyle oluyor. Gerçi eskiye göre azaldı. İş sağlığı güvenliği birimlerinin çoğalması ve bu bilincin, kültürün oluşması önemli. Özellikle burada bir sitemim var. Bunu birçok yerde de söyledim. İş sağlığı güvenliği açıktan öğretim ile olmaz. Bir bomba eğitimi, yangın eğitimi, bir iş kazası eğitimi uzaktan olmaz. Bizim kendi üniversitemizde kurduğumuz laboratuvarlar var. Uzaktan öğrenim olur, eğitim olmaz. İş sağlığı güvenliği eğitimi uygulaması büyük bir alan. Uygulamaya gitmeyenlerin diplomalarını vicdanen rahatsız olmadan nasıl göğsünü gere gere imzalayabiliyorlar. Uygulama bilmeyen ISG uzmanı olmamalı. Bundan dolayı da bakanlık herkesi, açık öğrenim ile gelenleri nerden gelirse sertifikada belli standart oluşturuyor. Yaş da kuru da eşit kabul ediliyor. Maalesef böyle bir sistem de var.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “İSG’de liderlik çok önemli”
Güvenlik kültürünün Türkiye’de oluşmadığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güvenlik kültürü aslında reaktif bir kültür değildir. Olay hemen olduğu zaman olayı çözmek değil itfaiyeci modeli ile yaklaşacağız. Olayı hemen söndüreceğiz, soğutacağız ve ondan sonra kök nedeni araştıracağız. Kimin ihmali var, kim neyi neden yapmamış? Bunlara bakılacak, dersler çıkarılacak. Çıkarılan derslere göre proaktif olmak gerekiyor. İş sağlığı güvenliğinde de liderlik çok önemli. Liderlerin bu sorumluluğu hissederek hareket etmeleri gerekir. Ben güvenli çalışma ortamının olduğu, güvenlik kültürünün daha yaygın olması ile ilgili bu kendi tecrübelerimi aktarmaya çalıştım. Bütün katılımcılara teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Genç arkadaşlarımızın bu konuyu sahiplenmesi çok önemli. Burada öğrendiğiniz bilgi bir gün büyük bir felaket önleyebilir. Onun için bilgi en büyük rehberimizdir. Bilgi sahibi olarak, düşünerek hareket etme ölçüsü olmalı” dedi.
Prof. Dr. Muhsin Kar: “İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için önemli çalışmalar yürütülmektedir”
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhsin Kar ise açılış konuşmasında iş sağlığı ve güvenliğinin dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün önemi artan bir alan olan olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Muhsin Kar, “Özünde çalışanı korumak olan bu alanın ihmal edilmesi birçok soruna yol açmakta ve bu durum işletmelerde, ülke ekonomilerinde kaynakların etkin, verimli ve sağlık kullanımını engellemekte bu da çok büyük kayıplara yol açmaktadır. Bugün dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için önemli çalışmalar yürütülmekte ve başta Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren genel müdürlüğümüz olmak üzere üniversiteler, lgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları, yeni ve bilimsel çalışmalara dayalı faaliyetler gerçekleştirmekte bizi mutlu ediyor. Özellikle politika yapım süreçleri ile akademik birikimin dahil edilmesinin çok önemli olduğunu belirtmek isterim” dedi
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç: “Çalışma hayatında yaşlı popülasyon artıyor”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürü Uzm. Dr. Orhan Koç ise açılış konuşmasında engelli ve yaşlı konusunun iş sağlığı ile ilişkisine değindi. Bu konunun iş sağlığı ile ilgisinin biraz uzak gibi görünse de önemli olduğunu belirten Uzm. Dr. Orhan Koç, “Ama dünya yaşlanıyor. Bugün gelişmiş ülkelerde, Japonya’da 3 kişiden biri yaşlı, ülkemizde de 10 kişiden biri yaşlı. Çalışma hayatında da 55 yaş üstü diye ifade edebileceğimiz, yaşlı popülasyon artıyor emeklilik yaşı 65 oldu. Bir 10 sene sonra kamuda veya özel sektörde ciddi manada yaşlı çalışan işçiler olacak, memurlar olacak. Tabii yaşlı ile ilgili iş sağlığı güvenliği açısından, meslek hastalıkları açısından, yeni gelişmeleri yeni tedbirleri onları anlatabilmek, onlarda davranış değişikliği geliştirebilmek yeni teknolojiye adapte edebilmek çok önemli” dedi.
Engelli Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak tanıya dayalı, rapora dayalı engellilikle oluşturdukları bir ulusal engellilik veri tabanı olduğunu kaydeden Uzm. Dr. Orhan Koç, “Bugün 2 milyon 888 bin engelli birey var kayıtlı olan. Bunlar rapor almış ve %40’ın üzerinde çoğu, engelli olan bireyler” diyerek engelli bireylerin iş yaşamında daha fazla yer alması için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Uzm. Dr. Orhan Koç, “Ülkemizde son yıllarda yapılan çalışmalar sonucunda 2007’de kamuda engelli istihdamı 10 binler civarındayken şimdi 60 bin engelli kardeşimiz kamuda çalışıyor. Yani bunlar iş yerlerinde çalışıyor. Bunlar adliyede çalışıyor, Sağlık Bakanlığı’nda çalışıyor, üniversitemizde çalışıyor ve bu engelli kardeşlerimizin engel durumlarına göre yapmamız gerekenler var. Yine hakeza 100 bini aşkın engelli kardeşimiz özel sektörde çalışıyor” dedi.
Cafer Uzunkaya: “Pandemide yaşanan can kaybından daha fazla kayıp iş sağlığı alanında yaşanıyor”
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Cafer Uzunkaya ise içerisinde bulunduğumuz pandemi sürecinde tüm devletlerin milletleriyle seferber olduklarını, bu süreçte 2,5 milyon insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Oysa ki iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili rakamlara bakıldığında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) rakamlarına göre her yıl 3 milyon insanın iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle hayatını kaybettiğine dikkat çeken Cafer Uzunkaya, “Yine bu rakamlara baktığımızda, istatistiklerinin bile doğru dürüst tutulmadığı meslek hastalıkları konusuna baktığımızda da 3 milyar olan çalışma gücünün 200 milyonluk kesiminin meslek hastalıkları ile karşı karşıya kaldığı gerçeğini unutmamamız lazım. Ne demek istiyoruz, aslında biz pandemik ve alarm durumunu iş sağlığı ve güvenliği ile dünya olarak yaşamaktayız” dedi.
Cafer Uzunkaya, Türkiye’nin 2012 yılında çıkardığı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çalışma hayatı açısından bir devrim niteliğinde olduğunu kaydetti.
Kongre iki gün sürecek
2. Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Öğrenci Kongresi’nin öğleden sonra bölümündeki ilk oturumu Turkcell İş Güvenliği Müdürü Dr. Selkan Alkan’ın başkanlığında gerçekleşti. Öğretim Görevlisi Efari Bahçıvan’ın “İş Güvenliğinde Liderlik” başlıklı konuşmasıyla konuk konuşmacı olarak katıldığı oturumda; “Sağlık Emniyet Güvenlik”, “Senaryo Bazlı İSG Uygulamaları”, “İlkyardım Yönetmeliğine Göre Verilen İlk Yardım Eğitiminin Kalitesi ve Çalışanlar Üzerindeki Etkisinin Ölçümü”, “Yükseköğretim Kurumlarının COVID-19 Sürecine Yaklaşımı, İstanbul Örneği”, “Covid-19 Çalışma Ortamının Çalışanların İş Stresi ve Yaşam Kalitesine Etkisi”, “Biyolojik Risk Etmeni Olarak Covid-19 Virüsünün Bulaş Yollarının İncelenmesi” başlıklı oturumlarda Beykoz Üniversitesi’nden Sena Şülekoğlu, Üsküdar Üniversitesi’nden Şeymanur Aksöz ve Nagehan Demir, Merve Karamustafa, Miray Mutaf ve Nuray Özen konuşmacı olarak yer aldı.
Kongrenin ilk gününde İSGAM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ömer Volkan Gök başkanlığında gerçekleşen ikinci oturumunda birbirinden önemli konular hakkında görüşler paylaşıldı. “Ozonla Dezenfeksiyon İşleminde Ortam Maruziyetlerinin İş Sağlığı ve Güvenliği Yönünden Değerlendirilmesi”, “Türkiye’de İş Kazalarının En Çok Yaşandığı Sektörlerin İncelenmesi ve Çözüm Önerileri”, “Asbest Maruziyetinde İş Sağlığı ve Güvenliği Önlemleri”, “Mermer İşlemede İş Sağlığı ve Güvenliği” konulu sunumlarını Gülçer Özcan, Ayşin Günçü, Tuğba Taşkın ve Mehmet Dede paylaştı. Beykoz Üniversitesi’nden Sena Şülekoğlu, Üsküdar Üniversitesi’nden Şeymanur Aksöz ve Nagehan Demir, Merve Karamustafa, Miray Mutaf ve Nuray Özen konuşmacı olarak yer aldı.
Üsküdar Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Müge Ensari’nin oturum başkanlığını yaptığı günün son oturumunda ise Şeyma Nur Sarı, Gülşah Küçüksavcı, Nagihan Demir, Mustafa Gençtürk ve Hülya Aytar konuşmacı olarak yer aldı. Bu oturumda ise “İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları İle Çalışanlar Arasındaki İletişim Sorunları ve Çözüm Önerileri”, “Makine Risk Değerlendirmesinin Çalışma Hayatına Entegrasyonu”, “Kilitleme/ Etiketleme”, “İnsan Odaklı Aydınlatma”, “Sektörel Bazda İş Kazası ve Meslek Hastalıkları Analizi” konuları ele alındı.
Kongrenin ikinci gününde de kapsamlı konular ele alınacak
İki gün sürecek olan kongrenin 4 Nisan 2021 Pazar günü gerçekleşecek oturumları ise Üsküdar Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Serap Tepe, Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi Öğr. Gör. Dr. Serenay Çalış ve Semin A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yasemin Öymez Semin’in başkanlığında yapılacak.
Yarınki oturumlarda ise aşağıdaki konular ele alınacak: “Yükseköğretim Kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliğine Yaklaşım, İstanbul Örneği”, “Küresel İklim Değişikliğine Uyum: Akıllı Tarım Uygulamaları ve İş Sağlığı ve Güvenliği”, “Wellbeing / İyi Olma Halinin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi”, “Endüstriyel Mutfaklarda Karşılaşılan Risklerin Değerlendirilmesi ve Üç Farklı Kazanın Kök Neden Analizi Yöntemiyle İncelenmesi”, “Papyon Modeli Risk Değerlendirme Metodu Kullanılarak Proaktif ve Reaktif Önlemlerin Belirlenmesi, Depo Örneği”, “İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Lisans Programı Müfredatlarının Karşılaştırılması: Akreditasyon Sürecine Katkı”, “İş yerlerinde Acil Durum Planlarının Uygulanmasında Yaşanan Sorunlar”, “Evde İş Sağlığı ve Güvenliği”, “İş Sağlığı & Güvenliği ve Etik”, “Mobbingin İş Sağlığı ve Güvenliği Üzerine Etkileri”, “Kimyasal Üretiminde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Süreç İyileştirmeye Etkisi”, “Kimyasal Üretiminde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Ürün Güvenliğine Etkisi”, “Anatomi Laboratuvarının Kimyasal Risk Etmenlerinden Formaldehit Konulu Anatomi Tezlerin Analizi”, “Tekstil Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği ve Risk Değerlendirmesi”, “Psikososyal Riskler Kapsamında Çalışma Ortamında Mobbinge Maruz Kalan Çalışanların Mobbinge Yönelik Yaklaşımları, Görevsel Performansları ve Sorunları” “Yükseköğretim Kurumları İçı̇n Afet ve Acı̇l Durum Yönetı̇mı̇ Planları Hazırlık Çalışmaları: Bursa Uludağ Üniversitesi Örneği”, “Covid-19 Salgını Sürecinde Hastane Ortamlarının İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi”, “Sağlık Sektöründe Covid-19 Öncesi ve Sonrası İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamalarının Karşılaştırmalı Analizi: Ankara Örneği”, “Temel İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Uzaktan Eğitim Yolu İle Verilmesi: Uludağ Üniversitesi Örneği”, “Otomobil Ses ve Isı İzolasyon Parçaları Üretimi Yapan Bir Fabrikada Karşılaşılan, İş Kazaları ve Ramak Kala Olaylarının İncelenmesi”, “İnşaat Sektöründe Çalışanların Kişisel Koruyucu Donanımlara Verdikleri Önemin Araştırılması”, “Madencilik Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği”, “Nano Malzemelerin Analitik Analizi”, “Atıksu Arıtma Tesislerinde İş Sağlığı ve Güvenliği”.