Pınar Çekirge “Türkan ve Hayat…”

Sadece ikonografik ve toplumbilimsel değeriyle değil, tüm varlığıyla Türkan Şoray zaman ötesi bir mythe, anıtsal bir kimlik olarak toplumun ortak belleğinde yer etmiş, gerçekliği, önemi, oyuncu kimliği, yıldız ışığıyla tartışılmaz bir simgedir…

Türkan Şoray’ın varlığı “Sultan” lığın da, “Taçsız Kraliçe” liğin de çok ötesindedir aslında.” Soğuktu Yağmur Çiseliyordu “, ” Dönüş “, ” Suna “, ” Akşam Güneşi “, ” Metres ” , ” Ana “, ” Acı Hayat “, ” Sonbahar Rüzgarları “, ” Çalıkuşu ” , ” Karagözlüm “, ” Seni Kalbime Gömdüm “, ” Günahkar Kadın “, ” Bir Aşk Uğruna”, ” Tavuk Göğsü Kazan Dibi”, ” Seninle Ölmek İstiyorum”, “Sinekli Bakkal “…bütün o filmler.Evet, Türkan Şoray hayallerimiz, Türkan Şoray aşkımız ve Türkan Şoray sinemamızdır.Ve benim için biraz da Selim İleri ‘nin ” Hatırlıyorum “, Bircan Usallı Sılan’ın ” Dört Yapraklı Yonca ” ve Burak Süme’nin ” Türkan Şoray Sineması’nda Kadın İmgesi ” adlı kitaplarındaki imgedir.

Bircan Usallı Silan’ı ” Güzelliklere Merhaba “(1992) adlı kitapla tanımıştım, sonrasında ” Acı Dolu Yıllar “, ” Dört Yapraklı Yonca “, ” Nilüfer” , ” Ve Aslında Bütün Senler Ben “, yayına hazırladığı Filiz Akın kitapları…

Bircan Usallı Silan bu defa bambaşka bir Türkan Şoray gerçeği ile tanıştırıyor bizi…ve Türkan Şoray’ın varlığında yepyeni duyarlıklarla karşılaşmamıza imkan tanıyor.

Şimdi tam da bu satırları yazarken, Filiz Akın’ın bir cümlesi geldi aklıma :

” Paris yıllarında İstanbul’u ve Türkan Şoray’ı çok özlemiştim…”

” Türkan ve Hayat ” ı okumanızı, öneririm.Hele Türkan Şoray’ı çok seven, milyonlarca hayranlarından biriyseniz.

Pınar Çekirge / Magazinname.com