Hani bazen söz biter…harfler havada asılı kalır.On yüz milyonuncu kez kendimizi yine o tuhaf boşlukta buluveririz.
Yalnızlık bin bir silahıyla, bin bir cepheden gelir üstümüze.Her duygusal yıkımın külleri altından dimdik doğrulmayı başarmak, kolay değildir kimi zaman.
Yalnızlığın kaç tonu vardır acaba ? Peki ya, pişmanlığın ? Hayat satrancında her daim ‘Şah’ı çekmek, neden mümkün değildir ? Dahası tek kanatlı bir kuş olmak nasıl bir duygudur ? Mutluluk ve hayal kırıklığı, sahiden de her zaman köşe kapmaca mı oynar ? Alıcıkuşlar omuzumuzdayken ıssız, sarp doruklardan, tekinsiz sulardan geçmek, hayatın aynasında canlanan anılara sırt çevirmek, kabuklaşmış eskilerin üstünden sıyrılmak kolay mıdır ?
Diyelim ki, unutulmuş bir durakta hiç gelmeyecek bir otobüsü bekliyoruz, tıpkı Lavinya ve Adem gibi.Yedeğimizde takılı kalmış korkular, ufunet bağlamış travmalar çoktan taşınmaz bir yüke dönüşmüş mesela.
Yalnızız !
Az önce Yetkin Yüksel ile dramaturgluğunu üstlendiği, rejisinde de yer aldığı, 14 Mart 2024 akşamı Asmalı Sahne’de perde açan ” Sözün Bittiği
Yerdeyiz “adlı oyun hakkında, kısa bir konuşma yaptık.
Bu arada hemen belirteyim, Metehan Budak’ın yazdığı ve Tuba Erdem ile başlıca rolleri paylaştıkları oyunun, afiş tasarımını Barış Yücedağ, yönetmen yardımcılığını ise Emre Anılmış üstlenmiş.
Yetkin Yüksel’e ” Oyun hakkında üç dört cümle ile ne anlatırsın,” diye sordum.İşte, cevabı :
” Aslında, tanıtım yazımızdan yola çıkarak şunları söyleyebilirim : Biraz yapıbozumcu, sık sık absürd unsurlardan, şiirsellikten ve derin gerçeklikten yararlanarak hazırlanan, psikolojik yönü ağır basan, belki de en doğru tanımıyla ‘ tuhaf bir aşk hikayesi…”
Aldı mı beni bir merak, şimdi.Kırık, eski, yarım kalmış, mutsuz aşk hikayelerini bilirim de, tuhaf bir aşk hikayesi ne menem bir şey acaba ?
” Tuhaf bir aşk, ” derken neyi kast ettiğini sordum hemen :
” Şöyle anlatayım…oyun kahramanlarımız, post human bir süreçte, farklı, bambaşka bir düzlemde tutuklu kalmışlar.Bir diğer ifadeyle, koyu, ağdalı bir
yalnızlığın girdabında travmatik geçmişi nedeniyle, kısmen de olsa delirium noktasına gelmiş bir erkekle, kırık kalbini de yanına alıp, hani derler ya, cehennemin esfeli safiline gitmeye kararlı bir kadının hikayesi…”
Tam da ” Misillemelere, mazinin soğuk ve acımasız anılarına, çakala çiyana inat, yaralarına bez sarıp yürümeleri de mümkün olabilir,” diyecektim ki, Yetkin Yüksel devam etti konuşmasına :
” Etkilemeye çalışmak ve etkilenmenin olmadığı, insanın insanlığından sıyrılarak, aslında bir tür ‘ölmeden önce öldüğü’ yer olan ‘Sözün Bittiği Yer’e doğru yola çıkarlar. Peki orada, sözün bile olmadığı böyle bir yerde, bizi bekleyen hiçlik içinde yetebilir miyiz birbirimize ? “
Sahi yetebilir miyiz ? Yoksa yem ve ökse mi oluruz yek diğerimiz için ? ” En uzun gecedir insan ,” demişti Özen Yula. Haklı !
” Sözün Bittiği Yerde ” siz, acaba, böylesi bir yüzleşmeye
hazır mısınız ? Unutmayın, sözün bittiği yerde eski hatıralara da yer yok…
KÜNYE
Yazar
Metehan Budak
Yönetmen
Kolektif Ekip Çalışması
Yönetmen Yardımcısı
Emre Anılmış
Dramaturg
Yetkin Yüksel
Oyuncular
Metehan Budak
Tuba Erdem
Afiş Tasarımı:
Barış Yücedağ
Yapım :
Tiyatro Füg