Dün gece Hypatia ile İskenderiye Kütüphanesi’ndeydik.Tarih önemli değildi. Antik Dünya’da kağıttan bir saraydaydık, evet.Papirüsler kuşatmıştı çevremizi. Ölümlüleri ölümsüz kılacak bilgiler aradındaydık, doğru.
Hypatia yüzyıllardan süzülüp gelen bir isyan çığlığı, keskin bir umuttu aslında. Zekasının kanaviçe inceliğinde işlediği bilgileri aktarıyordu bıkıp usanmadan. Her şeyi çıplak gözle görmemiz içindi tüm bu çabası.
Papirüs yapraklarına yapışıp kalmış işaretlere baktı bir an.
Zamanın birinde aynı satırlarda tekrar buluşacak gözler adına haykırdı umutlarını.
Kaan Erkam’ın bir başka ustalık ürünü olan ” Son Gün / İskenderiye ” yi Arman Yılmaz yönetmiş, her zaman olduğu gibi dekordan, teknik işlere tüm detayları Taha Aykın, Tusem Karakaş üstlenmiş.Lara Karagöz yaşar kıldığı Hypatia karakteriyle, gelecek vaat eden bir oyuncu olduğunu kanıtlamış.
” Son Gün ” için Dimaze Duruk’un yorumladığı, sözleri ve bestesi Kaan Erkam’a ait olan şarkıyı mırıldanmaya ne dersiniz ?
” Ölümün ayak sesleri
Yok etmek üzere koşuyor
İskenderiye kütüphanesini.
Ben ölürüm korkum yok
Kulaktan kulağa gider
Yerini bulur gerçekler.
Ben yok etmeyi emreden
Bir tanrının kölesi olamam.
Döner son kez bakarım gerekirse dünyaya
Ben İskenderiyeli Haypatia ! ”
Pınar Çekirge / Magazinname.com