Danimarka, birşeylerin hiç durmadan çürüdüğü Danimarka bir zindandı artık Hamlet için.
Babasının canına kıyan yılan, çoktan onun tacını giymiş, tahtına oturmuştu.
Uyumayan kabusları vardı Hamlet’in.Deli olmamanın tam tersiydi ruh durumu…cinnetin eşlik ettiği öfke içinde büyüyordu aslında. Gözyaşlarını içine akıtıyordu.
Şahini atmacadan ayıran Hamlet, kelimeler, kelimeler, kelimeler arasındaydı.
Bakışlarında, acı, hüzün ve nefret damar damardı.
Dediğim gibi, Danimarka’da çürüyen birşeyler vardı.
Bir vakitler “Fehim Paşa Konağı”nda Pertev’i yaşar kılan Müslüm Tamer, tıpkı Tom Wingfield gibi alıp başını gidecekti bir gün :
” Aya değil, daha uzaklara.”
Gitti de.
Emekli ilkokul öğretmeni ” Saadet Hanım” ın oğlu Sermet bir anda, iki efendiye hizmet eden Uşak Truffaldino oluvermişti, işte.Derken dar bir geçitte sıkışıp kalmış Şeyhmuş.Lezgin Ağa’nın kulu, köpeği Şeyhmuş.Boşlukta kalıp önce ‘i’ harfini kaybeden Barmen…ve Müslüm Tamer Danimarka Prensi Hamlet’ti artık.
” Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!
Düşüncemizin katlanması mı güzel,
Zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
Yoksa diretip bela denizlerine kaşı
Dur, yeter! demesi mi? “
Ne tuhaf, çevresindekilerden her biri, savcı olup, kendince yargıladı onu.Her biri kendince suçladı.Ama hiçbiri içinde çoğalan öfkeyi, yalnızlığı ayrımsamadı.
Ruhunu kinin, nefretin suyuyla çelikleştirdi Hamlet.Kendi kabuğuna sığamamanın huzursuzluğunu yaşıyordu nicedir.Kaygılar içindeydi.Sabrı, direnci kalmamıştı artık.
Danimarka Prensi Hamlet…Müslüm Tamer’i bir başka doruğa taşımış bile.
Oyun sonrası Müslüm Tamer ile konuştuk.
– Müslüm Tamer’in sanat hayatında “İki Efendi’nin Uşağı” ve ” Geçit” in ardından “Hamlet ” ne ifade ediyor ?
– Kuşağımın şanslı aktörlerinden biriyim sanırım. “Geçit”, “İki Efendi’nin Uşağı “ve “Hamlet”. Aynı sezonda çalıştığım birbirinden çok farklı üç karakter, üç farklı disiplin, üç ayrı yolculuk.Bu rollerin bir oyuncunun sınırlarını, fizyolojik ve duygusal anlamda nasıl zorladığını gördüm.Yaşadım. Biliyorsunuz, bunlardan ikisini, Truffaldino
(Arlecchino) ve Hamlet’i halen oynuyorum.Fakat Hamlet oynadığım bütün rollerden farklı olarak beni, nasıl desem, adeta
yeniden yapılandıran bir yola soktu.Yani ben onu ortaya çıkarmaya çalışırken o da yeni bir ben ortaya çıkardı.
Hamlet, hem kendi derinliği hem de oyuncuya yaşattığı içsel yolculuğu gereği, benim için salt bir rolden çok daha fazlasına dönüştü, diyebilirim.Biz başlarda çok kavga eden sonra çok iyi anlaşan iki arkadaş
olduk onunla.
– 2022- 2023 sezonunda izleyiciyle buluşan ” Hamlet ” e 2024 yılında dahil oldun.Bu seni korkuttu mu ?
– Tiyatroda oyuncu değişikliği olağan bir durumdur.Biz bu duruma alışkınız.Fakat Hamlet
özelinde böyle diyemeyeceğim. Söz konusu dünya tarihinin en çok konuşulan rolü ise, her anlamda büyük bir beklentiden bahsediyoruz demektir. Dolayısıyla işin neresinden dahil olursanız olun, heyecanı, korkusu, kudreti hep çok taze oluyor.
– Engin Alkan ile yollarınız ” Hamlet ” ile kesişti.Engin Alkan ile çalışmak nasıl bir duygu ?
– Aslolan oyuncunun yönetmene güvenmesidir.Güvende olduğunuzu hissettiğiniz zaman üretgenliğiniz katlanarak çoğalır.Yönetmen bunu bilen ve oyuncusunda mevcut potansiyeli ortaya çıkaran kişidir.Hatta provalarda kendinize şaşırdığınız anlar olur.
Engin Hoca size bu anlardan çok fazlasını yaşatır. Aynı zamanda çok iyi bir aktör olduğu için çektiğiniz sancıları
sizden önce fark eder, bilgi ve donanımıyla bunu rolünüze profesyonelce aksettirir. En
büyük şansım “Hamlet”i Engin Hoca’yla çalışmaktı. Aramızdaki bağın Hamlet olması beni çok mutlu ediyor.Bütün bu yolculuk için kendisine müteşekkirim.
– Kerim Afşar, Ayla Algan, Engin Cezzar, Nur Sabuncu, Müşfik Kenter, Arda Aydın, Onur Ünsal, Bülent Emin Yarar gibi pek çok oyuncunun başarıyla yorumladıkları bu karakteri emanet almak nasıl bir sorumluluk yükledi sana ?
– Takdir edersiniz ki, Hamlet’i oynamak büyük bir sorumluluk. Değil oynarken, konuşurken bile
omuzlarımda ağırlığını hissediyorum. Adımın saydığınız büyük oyuncularla anılıyor olması beni çok heyecanlandırıyor.Türk Tiyatrosu’nda Hamlet rolünü oynamış bir aktör olarak yer almak gerçekten büyük
bir lütuf. Bir şans…
– İzleyicilerden gelen tepkiler nasıl ?
– En çok duyduğum yorum seyircinin Hamlet’le özdeşlik kuruyor olması. Ayrıca hikayenin
anlaşıldığını ve sıkılmadan merakla takip edildiğini de duyuyorum. Aslında her oyun sonu aldığımız coşkulu
alkışın yanında diğer bütün her şey Hamlet’in de dediği gibi sadece Kelimeler, kelimeler, kelimeler…”
Fotoğraflar : Nesrin Kadıoğlu