” Sabah uyandığımda seni düşündüm…dün gece zaten rüyamda görmüştüm….”
Sahi, ne kadar talihli bir insanım ki, o gerçek sanatçılarla zaman içinde tanıştım.Onlarla röportajlar yaptım.Bazılarıyla bir kitabın sayfaları arasında buluştum.Kimileri en gerçek ve vazgeçilmez dostum, kimileri seçilmiş ailem oldular.İşte onlardan biri de Ömür Göksel’dir.
Kimbilir, belki de, gelecekte, o ya da bu biçimde sahiden erişebileceğimiz ütopik dünyayı yorumladığı şarkılarla, neredeyse altmış küsur senedir dokumaya, var kılmaya çalışan bir büyük yorumcu ve estet’tir Ömür Göksel.
Yağmurlu akşamüzerlerini, en derin hüzünleri, yorgun yalnızlıkları, ıhlamur rengi hayat kırıklıklarını, umutları, olağanüstü duyarlı, incelikli, artık muadili olmayan bambaşka ve en koşulsuz aşkları hep o anlattı zaten.
Hani bazen içimizde bir hicran, bir geç kalmışlık hissi kalır…bir notaya, bir harfe sığınırız.İşte o an, ” cebinde saklı şarkılar “la çıkar karşımıza Ömür Göksel.
” Yüzünü yıkarken, aynaya bakarken duş alırken, saçını tararken çayını içerken, radyoyu açarken, kurduğun hayallerle sokağa çıkarken, kitap okurken, camdan bakarken, hava kararınca gece çökünce, bir yıldız aniden kayınca, dilek tutunca, mehtap çıkınca seni düşündüm,” dediğimiz, diyemediğimiz insanları hatırlayın bir an.Ama samimi olun, unuttum, böyle şeyler hiç yaşamadım, bilmem demeyin sakın.Korkularınıza yenilmeyin, kendinizle yüzleşin.
” Haşin rüzgarlar, sağanak yağmurlar, tüm kasırgalar, sahile çarpan hırçın dalgalar”a rağmen, her koşulda ” tüm pusulalar sadece seni gösterir ” dediğiniz kaç kişi oldu şimdiye kadar, çevrenizde ? Bir sayın, bakalım.
Ömür Göksel’in ” Seni Düşündüm” şarkısını dinlerken, tüm bunları düşünün, olmaz mı ? Yan yollara sapmadan, geçiştirmeden, inkara yeltenmeden, açık kalan hesapları kapatın, geçmişten gelip belleğinizde mıh gibi kalmış, yüklerden kurtulun.Hayır, korkmayın ! Çok uzaklardan, çok eskilerden gelen, çağrışımlar, hatırlayışlar rüzgarına bırakın kendinizi.Savrulursanız da savrulun.
Biraz cesaret…elalem ne derse der, zaten.Aldırmayın.
” Seni düşündüm…galiba seni seviyorum ” diyebilmek özgürce…ne dersiniz ?
Ve gelelim birkaç hafta önce raflarda yerini alan, bana göre, adeta yedi dağın binbir çiçeğiyle süslenmiş, kalite, nicelik, letafet, zarafet, duyarlık süzgecinden geçip, çoktan ebedi hayatla mühürlenmiş ” Aşk Şarkıları ” adlı uzun çalara…
Ömür Göksel bir defa daha bir renk, duygu ve alev şerraresi halinde yorumlamış o şarkıları…yüreklere, hayatlara, anılara yıldız tozları serpmiş cömetçe.
Aşkın en yalın, en doğru, en gerçek yanını anlatmış.
” Aşk Şarkıları “nı her dinleyen kendisinden birşeyler buluyor o şarkılarda, her dinleyen kendi hikayesini sorguluyor.( Doğru, gözüm aynaya ilişti, şarkı sona erdiğinde.Hiç tanımadığım biri vardı orada.)
Bazen zamanın ıslak, küf kokan sisi ile buğulanmış olsa bile…öyle şarkılar vardır ki, dinlediğimiz sürece adeta onlarla yaşarız, plak biter.Sözler ve melodiler beynimizin, kalbimizin bir yerinde bize eşlik etmeye devam ederler.
İşte, ” Aşk Şarkıları ” onlardan biri.Ve Ömür Göksel’in bir başka şahikası, bir başka erişilmezlik belgesi.E, daha ne olsun ?
Ve Selim İleri haklı : ” Yalnız sanatın var edebileceği mucizeyle zaman yeniden kurgulanıyor...”(*)
(*)İleri S.:” Yalnız Evler Soğuk Olur ” Everest Yay.,2024