Pınar Çekirge “Benim, ben THE DIVA”

Pınar Çekirge “Benim, ben THE DIVA”
” Müzikalin adı İngilizce, senaryo gereği sahnelendiği yer New York, ama her şeyiyle yerli bir oyun…” (*)
12 Yapım ve Akustikhane’nin ortak yapımı olan ” The Diva “yı Nebi Birgi yazmış, yönetmiş, yaşar kılmış ve koreografisini gerçekleştirmiş. Tuğçe Özlü Şentürk, Elif Özdemir, Melisa Taşgın, Tuğçe Ayar, Anna Shmanko, Nazın Reyes Alameda, da diğer rolleri paylaşmışlar.Sahi, şarkı sözleri de Nebi Birgi’ye ait.
” The Diva” müzikalinde Emel Ülüş dekor, Sedanur Öztürk saç / makyaj, Metin Toplu afiş, Ece Pınar Demirel kostüm, Orkun Zafer Özgelen ve Mehmet Özen, Nebi Birgi müzik tasarımını üstlenmiş.
” İnsanların içinde ağlayan bir çocuğun kaderini değiştirebilir misiniz ?”
Nebi Birgi’yi ilk kez ” Sidikli Kasabası “nda sonrasında, ” Nebi Birgi ile Müzikli Güldürüklü Varyete ” de izlemiştim.” The Diva “nın her sahnesinde performansına, yarattığı melodramatik dünyaya hayran kaldım, diyebilirim.
” The Diva ”  bir genç travestinin ruh atlasında dolaştırtıyor bizleri.Yaşadığı meddücezirleri, onu hayata teyelleyen son düğümleri, annesini, arkadaşını, yaşadığı mevsimsiz ilkbaharları, yüzünde çiçeklenen hüzün dolu tebessümü…kirpiklerinin üşüdüğü o anı.Gözlerinin içinden geçen bulutları.Derken hayalhanesinin gizli saklı koridolarında buluyoruz kendimizi bir an. Şaşırıyor, sendeliyoruz.
” Çocukken yaşlanmış bir çocuk…”
Notalardan, sözcüklerden, duygulardan, yaşamdan damıttığı özlerden kendine has bir oyunculuk yaratan Nebi Birgi, ” The Diva ” da bizleri hem tanık, hem suç ortağı kılarken, hayatın arka kapısını aralıyor cesaretle.Dahası son derece, etkileyici bir duyarlılık, oyunculuk gücü, sahne karizmasıyla Diva’yı yaşama kavuşturuyor ve yarına kalacak bir yoruma imza atıyor, izleyiciyi fethediyor.
Gözleri uzakta bir şeyler arıyordu Diva’nın.Unutulmuş bir zamanın içindeydi.Kalbinin derinliğinde gizli kalmış her ne varsa, çifte su verilmiş isyanlar, hayal ve hayat kırıklıkları dahil, anlatma, haykırma zamanıydı artık.Hep, fark edilmek istemişti. Hatırlanmak…bulutların üstünde olmak.
Hani bazen yağmur ansızın diner, gök eflatunlarla, sulandırılmış mavi tonlarla buluşur…ve Diva, hayatın, çemberin dışına attığı o genç adam, yarım kalmış bir söz, kınından sıyrılmış bir bıçak olur o zaman.
Hava ağrıyordu.Gökyüzüne bir göz attım.Şafak söküyordu.
Rutubetli bir ıssızlık, tuhaf bir hüzün içindeydi Diva. Bir yerden bir şarkı sesi geldi.Belki yağmur yağacaktı yine.O an içinin ağladığını duyumsadı.
Hikayet-ül Diva işte böyle başladı.Çok uzaktan, bir ömür kadar uzak diyarlardan gelmişti.Herkes gibi.Herkes kadar.Herkesten farklı.
” The Diva ” şimşek çakımında bir müzikal, izlemenizi öneririm.
” Herşeyi bıraktım geçmişte…Broadway buradayım işte ! “
(*) Ali Eyüboğlu ” New York’ta Bir Türk Diva ” Milliyet Gazetesi.13.4.2023

Bir yanıt yazın