Orhan Kılıç’ın yazıp, yönettiği ” Andromeda ” adlı oyun geçtiğimiz gün perde açarken, Orhan Kılıç’ın, Ekrem karakterinde dört dörtlük bir yoruma imza attığı ” Kum Zambağı” da sinemaseverlerle buluştu.
Orhan Kılıç’ı ilk kez Tiyatro Keyfi yapımı ” Ted Bundy “de hayranlıkla izlemiştim.
Ted uzun zamandır Florida Eyalet Hapishanesi’ndeydi.Hani şu azılı seri katil, sosyopat, aynı zamanda avukat Ted Bundy.
Ne tuhaf, sekiz yaşında ölmekten korkmayı bırakmıştı Ted.Her türlü korkuyu içinde öldürmüştü çünkü.
Kırk iki yıllık hayatının son elli üç dakikasını bir infaz memuruyla geçirmek istemesinin gerçek nedeni neydi, acaba ?
Oyun sonrası şunları yazmıştım :
” Yaşar kıldığı Ted Bundy rolü ile bir sosyopatın çapraşık dünyasını, duygusal sarsıntılarını son derece başarılı duygu geçişleriyle aktarıyor.Richard Angelholmes (Kemal Başar) ile yarattıkları gerilim dolu illüzyon o kadar sahici ve inandırıcı ki…belleklerden silinmeyecek bir piyes çıkıyor ortaya.(…)Orhan Kılıç sahne üzerinde içten…nasıl tanımlasam, aklıyla, kalbiyle, bedeniyle oynuyor, ortaya koyduğu ustalıklı performans ise her türlü takdirin fevkinde.”
Gelelim ” Andromeda ” ya, Orhan Kılıç ” Rol Kapanı “, ” Seviyorsan Git Ayrıl Bence ” nin ardından yepyeni bir oyunla tiyatro sahnesinde.
Orhan Kılıç’a ” Andromeda ” yı sordum :
” Bu tek perde komedi tarzı oyunun, alışıla gelmiş örneklerden farklı olduğunu belirtmek istiyorum.Bilinen tanımıyla bir stand-up gösterisi.Ancak tulüatla içiçe bir oyun, diye tanımlamak, daha doğru olacak sanırım.Elli yıldır topladığım hikayeleri anlatıyorum.İnsanlar, hayatlar, kadın erkek ilişkileri, çelişkiler, çarpışmalar, hayal kırıklıkları, umutlar…el değdirilmez denilen tabulara dokunuyorum mesela.Ailem, yakın çevreme dair şeyleri aktarıyorum…bu oyun, kendime ellinci yaş armağanı aslında.Hayatımın ve duygularımın sözcüsü olan insanları, hadiseleri anlatıyorum çünkü.Bir tür yüzleşme olarak da tanımlayabilirim bunu.Özgürce, cesaretle, iç geçirmeden, pişmanlık duymadan aynaya bakmak, diyelim
…bu hikayelerde acı da, sevinç, mutluluk, hüzün, neşe de var…yalnız, bir başına debelenen yine de hiçlik sarmalından kendini çekip kurtarmış bir insanın kalp atışları da.”
” Andomeda ” nın afişinde ” Aşkın gözü kör olsun ” yazısı dikkatimi çekti, ” Ne aşkın, ne şarkıların gözü kör olmasın”, diye geçirdim içimden.Acaba Orhan Kılıç bu cümlede başka birşey mi anlatmak istemiş, bu sorunun yanıtını, oyunu izlerken bulacağımdan, eminim.
” Andromeda ” nın sezonu çok, alkışı bol olsun !