VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) yayımladığı “Üç Hikâye: Beyaz Geceler, Polzunkov, Yufka Yürek” isimli kitapta, Rus yazar Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin kaleme aldığı üç hikâye yer alıyor. Türkçe çevirisini Karsu İlksen Fırat’ın yaptığı kitaptaki öyküler, Dostoyevski’nin karakterlerinin canlılığını ortaya koyan ve edebi dehasını gösteren ilk örnekler olarak öne çıkıyor.
Edebiyatın unutulmazları
Dünya edebiyat tarihinin etkin isimlerinden Dostoyevski’nin kitaptaki hikâyelerinin dramatik yapısı ve karakterleri, St. Petersburg’un gündelik yaşamından besleniyor. İnce detaylarıyla yazarın hayatından izler taşıyor. 11 Kasım 1821’de Moskova’da dünyaya gelen Dostoyevski, St. Petersburg’da bulunan askeri mühendislik okulunda eğitim gördü. 1846’da okurla buluşan “İnsancıklar” ve hemen ardından kaleme aldığı “Beyaz Geceler” ile önemli bir edebi başarı ve ün kazandı. Çarlık rejiminin baskısına karşı faaliyetlerde bulunan bir yeraltı örgütüne üyeliği nedeniyle hapse giren Dostoyevski, Sibirya’ya sürgün edildi. Gördüklerini, tanıştığı kişileri ve yaşadıklarını edebiyatına taşıdı. “Yeraltından Notlar”, “Suç ve Ceza”, “Kumarbaz”, “Budala”, “Ecinliler” ve “Karamazov Kardeşler” gibi dünya edebiyat tarihinin unutulmazlarını kaleme aldı. 9 Şubat 1881’de vefat eden Dostoyevski, psikolojik romanın en önemli temsilcisi kabul ediliyor.
İnsani duygular üzerine
VBKY’den çıkan “Üç Hikâye: Beyaz Geceler, Polzunkov, Yufka Yürek”te, yazarın gençlik yıllarında insani duygular üzerine ortaya koyduğu edebi örnekler yer alıyor. Kitaptaki öykülerde Dostoyevski, tıpkı yaşamının ilerleyen yıllarında kaleme alacağı eserlerindeki gibi iç dünyasıyla hesaplaşan, pişmanlıklarını dile getiren veya fikirsel çatışma yaşayan karakterleri anlatıyor. Karakterlerin duygu durumları hikâyelerin seyrine yön veriyor. Kentli, sıradan insanların sosyal, siyasal ve ekonomik nedenlerden dolayı anbean değişen psikolojik gelişimlerini öykülerinde aynı potada eriten Dostoyevski’nin karakterleri, psikolojik bir çöküşe uzanabiliyor. Düşüncelerinde boğulan karakterler tıpkı Yufka Yürek hikâyesindeki gibi mutluluğu kendine fazla görebiliyor ve bu da yıkımı beraberinde getiriyor.
Bir aşk hikâyesi…
Dostoyevski, romantik öyküsü Beyaz Geceler’de, bir aşk hikâyesi anlatıyor. Öykünün hayalperest anlatıcısı bir gece vakti yolda yürürken nehir kenarında genç bir kadınla tanışıyor ve kadına karşı dört günlük sürede dostluktan aşka doğru uzanan duygular besliyor. Sevgilisi tarafından terk edilen genç kadın anlattıkça ikilinin arasındaki bağ güçleniyor ve genç kadının da anlatıcıya karşı hisleri ortaya çıkıyor. Hüzün ile kişilik değişimlerinin yan yana ilerlediği bu hikâyeden sonra kitapta, Polzunkov öyküsü geliyor. Patronu tarafından oyuna getirilerek hayatı değişen bir karakterin yaşamının dramatik kırılma noktasını anlatan Dostoyevski, şu satırları kaydediyor: “Eminim ki o an, içinde bulunduğu durumun ne kadar aptalca olduğunu biliyordu ama istisnasız her seferinde içinde doğup büyüyen onurlu isyan, göğsünü yırtıp dışarı çıkamadan oracıkta ölüyordu… Bu adamcağızın kırışıklarla dolu köşeli yüzü gibi böylesine küçük bir alana, aynı anda bunca farklı ifadenin, bunca benzersiz duygunun ve bunca güçlü izlenimin sığabileceğini hayal dahi edemezdim. Yüzünde yok yoktu; utanç, sahte bir küstahlık, yüzünü kıpkırmızı yapan ani bir öfke, sinir, başarısız olma korkusu, zahmet verdiği için affedilme isteği, onur, ne kadar önemsiz olduğu düşüncesi… Bütün bunlar şimşek gibi gelip geçiyordu yüzünden. Tam altı yıldır, bu fani dünyadaki yaşamını böyle sürdürüyordu…”