İstanbul’dan uzaklaşıp denizdeki özgürlüğü bulma arzusu, onu ticari yat kaptanlığına yönlendirdi. 38.000 mil deniz yolu tecrübesi ve 4 senelik kaptanlık deneyimiyle, Meliha artık denizin ustası.
Meliha’nın hikayesi, sadece denizin dalgaları arasında geçmiyor. İlk adımlarını atarken Fethiye ve Göcek bölgesinde özel teknelerde kaptanlık yaparak deneyim kazandı. Ancak denizcilik, sadece güneşli günlerde seyrine çıkmak değil; bazen fırtınalı denizlere meydan okumak da gerekiyor. Meliha, ekip çalışmasının ve güvenin önemini vurgularken, her yolculuğun büyük sorumluluk gerektirdiğini belirtiyor.
Ailenin denizcilik geleneği, Meliha’nın da yelkenlerini açmasına ilham kaynağı olmuş. Türkiye’nin ilk kaptanlarından biri olan annesinin amcası, Meliha’ya denizin sırlarını öğreten bir rehber olmuş. “İzzet Kaptanın torunları” olarak bilinen aile, denizcilik geleneğini sürdürmenin gururunu yaşıyor.
Meliha’nın denizle olan ilişkisi sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Denizin gücü karşısında hem güçlü hissediyor, hem de onun karşısında aciz olduğunu kabul ediyor. Açık denizde geçirdiği zamanlar, Meliha’yı hem fiziksel hem de ruhsal olarak büyütüyor. Denizin tuzu ve rüzgarın yeli, onun için yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş.
Meliha Avcı’nın hikayesi, denizin kudretine ve doğanın gücüne hayranlıkla bakmanın ötesinde, insanın kendi sınırlarını keşfetme ve aşma serüvenini anlatıyor. Onun kaptanlığı, sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir tutku ve yaşam felsefesi. Turuncu Kaptan lakabını taşıyan Meliha, denizdeki yolculuğunu sadece tekneleri emniyetle limana ulaştırmakla değil, aynı zamanda kendisiyle ve doğayla olan derin bağıyla da kutluyor.