Bugün de gecikirse asla devam asla devam etmem bu röportaja. Sanki bulunmaz Hint kumaşı herif. Lütfedip adama sayfamı ayırıyorum geçen randevuya gelmedi, şimdi kesin geç kalır. Ama acımam bir daha.
Geçen randevu dedim de aklıma geldi… Ne garip bir gündü o. Sanki yeniden doğmuş gibi aydınlandım bir acımasız Kuş karşısında. Adı mı? Adı bir süre bende saklı. Sohbetimizin devamı yazacağım nasılsa o zaman söylerim.
Bizim gazetedekilere de sinir oluyorum. Yok şu kadar yazacaksın, yok bu kadar yerin var geçme sakın. Özgürce yazamadıktan sonra ne anlamı var ki beyaz sayfaları kirletmenin.
Ne? Al işte yine O’nun sesini duyar gibi oldum. “Sinirlenme dostum” deyip beni sakinleştirmeye çalışıyor. Haklısın dostum. Hiç ama hiçbir şeye sinirlenmeyecek artık senin deyiminle bu Âdemoğlu.
Hala gelmedi bu adam ya. Delireceğim sinirimden. O değil yazı yetişemeyecek paparayı yiyeceğim.
“Sinirlenme dostum”…
Sakince baktım birdenbire dünyaya. Nasıl da güzel, nasıl da matematiksel bir düzene sahip. Her şey o düzenin bir parçası ve devamını sağlıyor. Başlangıçtan beri böyle. Milyonlarca çeşit canlı varlık o düzene hizmet ediyor. Ne bir eksik var bu düzende ne bir fazla. Milimetrik bir düzende yürüyor her şey. Ama bir müsibet…
Aman Allah’ım… gözlerime inanamıyorum. Deniz Salman erken geliyor. Onun hakkında onca dedikodu ettikten sonra zamanında gelmesi… Gerçekten utandım kendimden. Üstelik onda bir değişiklik var. Çok keyifli görünüyor. Depresyondan çıkmış demek ki. Yine kulağında kulaklık. Ne yapıyor o dans ediyor sanki. Evet, evet dans ediyor. Keyfi yerine gelmiş dostumun ne güzel. Onun adına çok sevindim. Bir de benim keyfim yerine gelse. “Mutluluk denen şeyi ancak içinde bulabilirsin. Onu kovalama, o zaten bulunduğunun yerde ve zamanda her an hazır ve nazırdır.” Tamam sevgili Kuş, onu fark etmek için zamana ihtiyacım var. Ben mutluluğun kaybettiklerimizle gittiğini düşündüm yıllarca. Oysa haklısın, asıl “Ben” olmadan hiçbir şey yok. O kadar uzun zamandır denizin içinde yaşadığın halde denize bakmamış, başını kaldırıp gökyüzünü, bulutları izlememiş, bu şehrin keşmekeşi içinde gülümseyen bir tek insan görmemişsin. Sen de akıp gitmişsin onlarla beraber. Dur biran çevrene bak ve ne kadar güzel olduğunu fark et. Dünya evindir. Ve ancak evinde ne olursa olsun mutlu ve huzurlu olur insan. Ve sana bir sır vereyim mi? Şu andan tezi yok.” Şu an mümkün değil. Birazdan delinin tekiyle röportaj yapacağım. Ne manyaklıklar yapacağını bilemiyorum. Üstelik bir an önce yetiştirmem gereken işler var ve ne yazık ki trafiğe kalacağım ve… “Bunca bahanen varken benim söylediklerimi idrak etmen ve yaşaman en azından bir süre mümkün görünmüyor. Hazır olman için elimden geleni yapacağım ama şimdilik yetişmem gereken milyarlarca insan var.” Neden güldü bu kuş şimdi. Benimle dalga mı geçiyor bu. Ama burada değil ki zaten. Aklımı mı kaçırıyorum? Neyse bir masada bir deli yeter. Gülmeye başladım ben de. Yok yok kesin deliriyorum. Ama ne olursa olsun gülmek güzel şey be kardeşim…
DENİZ SALMAN: Hoş geldin Deniz’ciğim. Nasılsın?
DENİZ SALMAN: Harikayım. Her zaman ki gibi harikuladeyim dostum. Sen nasılsın?
DENİZ SALMAN: Ne olsun işte. Deli gibi koşturmacaya devam. Gazete için mekik dokuyorum her yerde.
DENİZ SALMAN: Gülümse dostum. Bak hava ne güzel. Bu bile bizi mutlu etmeye yeter.
DENİZ SALMAN: Ne güzeli ya Hu. Ben dondum yürürken. Üstelik deli gibi yağmur yağıyor. Üstelik…
DENİZ SALMAN: Anlaşıldı dostum seni mutlu etmek mümkün olmayacak. Röportajımızı bitirelim ben kaçayım. Buradan provaya gideceğim. Enerjim düşmesin, ona ihtiyacım var.
DENİZ SALMAN: Haklısın. Benim de gazeteye gitmem lazım. Üstelik trafik saatine denk geleceğim. Üstelik…
KUŞ: Hadi ama, kendi kendine öldürüyorsun umudunu.
“ Aç göğsünü esen rüzgara,
gökyüzünün maviliğinden kamaşsın gözlerin
ellerini daldır toprağa
hayatın damarlarında dolaşsın ellerin
umut yalnız onu içinde bulanlarındır…”
DENİZ SALMAN: Sen nereden çıktın şimdi? Hani yetişeceğin milyarlarca insana ne oldu?
DENİZ SALMAN: Röportaj için geldim işte. Sen iyi misin dostum? Bana da garip buraya geldiğimde davrandın. Ben her zaman gülerim. Hüznüm bile dehşetli güzeldir benim. Yoksa başka biri ile mi randevulaşmıştın da yanlışlıkla ben geldim?
DENİZ SALMAN: İki gün önce buluştuğumuzda hiç de iyi değildin. Hatta bunalımda idin.
DENİZ SALMAN: Sen ne diyorsun dostum. Ha, şimdi anladım sen Deniz Salman ile görüşmüşsün. Ben o değilim tanımadın mı beni? Ben Deniz Salman. Ben o ben değilim. Ben diğeriyim.
Bir aşk masalından kaçıyorum; bir masalın aşkından…