Mel Gibson’un ne adı, ne görüntüsü Boss Level filmini kurtaramaz
Senaryosunu Chriz Borey, Eddie Borey ve Joe Carnahan’ın yaptığı, yönetmenliğini Joe Carnahan’ın üstlendiği Boss Level adlı film dijital platformlarda yayına girdi. Başlıca rollerini Frank Grillo, Naomi Watts ve Mel Gibson’un üstlenirken, Gibson’un filmde çok fazla sahnesinin bulunmadığını en baştan söylemem lazım.
Filmin türünü anlamak ne mümkün?
Film için zaman paradoxu üzerine kara mizah mı desem, aksiyon mu desem yoksa bilim kurgu mu desem çok şaşırdım. Boşa koysam dolmuyor, doluya koysam boşalmıyor. Film, aslında film filan değil. Filmin süresi doksan dakika, bu doksan dakikanın neredeyse yarısına yakın bir süresi hep aynı sahnelerin bir nevi tekrarı. Kalan kırk beş dakikada filmin finaline yakın olan kısmı. Ama o kısmında neredeyse on beş veya 20 dakikası yine aynı sahnelerin farklı sonlarının gösterimiyle geçiyor.
Hollywood ünlüleri yaşlanınca hep böyle mi olmak zorundalar.
Yaşlanan Hollywood yıldızları klasik olarak gelen her teklife evet deyip artık yavaş yavaş sıradan filmler yapmaya başlar. Buna en son örnek Bruce Willis’ti. İşte Mel Gibson Boss Level filminde bunu yapmış. Pardon bir şey yapmış sanmayın sakın. Üçüncü sınıf bir filmde Mel amcamız toplamda 10-15 dakika ekranlara bir ceeeee demiş hepsi o kadar.
Filmde hiçbir şey bulamayacaksınız
Filmde ne oyunculuk var, ne konu var, ne görsellik var ne müzik var. Filmde bir şey arayacaksanız izlerken yanınızda mum değil florasan dahi bulundursanız bir şey bulamazsınız. Filmi izlemeden önce birkaç yerde kısa konusu ve yorumları okumuştum. Okuduğum yorumlarda Mel Gibson için olumsuz satırlar görmeyince bir Gibson hayranı olarak izlemek için oturdum televizyonumun başına.
Filmin konusu bile konu değil
Oturmaz olaydım, son yılların en boş Hollywood yapımlarından birisini izledim. Tek kelimeyle berbat. Filmin kahramanı öldürmek için kiralık katiller ordusu tek tek saldırıya geçiyor. Her bir defasında filmin kahramanı Roy ölüyor ve tekrar başlıyor. Tabi bir önceki ölümünde nerede hata yaptığını bilen Roy bir sonraki saldırıda ölmüyor. Hani bilgisayar başında veya cep telefonunuzdan bir oyun oynarken daha önce oynadığınız bölümlerde nerde ne olduğunu bilir ve yanmadan geçersiniz. Evet işte Roy’da ölmüyor.
Roy’un eski eşi ölmeden önce pardon aslında filmin son dakikalarında Roy’un eski eşinin ölüm saatini bilerek orada ölmeden önce bulunduğunu söylemeyi unuttum. İşin aslında film bitti, filmin konusunu unuttum. O zaman paradoksu neden yapılmış. Ne için yapılmış, kim yaptırmış? Filmin son karelerinde biraz bir şeyler anlatmaya çalışmışlar ama onu da usulen yapmışlar.
Yeşilçam avantür filmlerini bile mumla ararsınız
İnanın bu filmi seyrettikten sonra Yeşilçam’ın o avantür filmlerini, Cüneyt Arkın’ın hisarların üstünden okuyla sıçrayarak haçlıları mortingen ettiği filme şükredecek hale gelirsiniz. Adamın birisine senaryo yaz ama o senaryodan sen bile bir şey anlamayacaksın deseler bu kadar kötüsü yazılmaz. İşin komiği filmin senaristlerinden birisi filminde yönetmeni olmuş.
Abartmıyorum sokaktan 15-16 yaşlarındaki bir çocuğu çevirip bana bir film hayal et, kafanda kurgula söyle desen “Boss Level”’dan daha iyi bir senaryo çıkarır. Yönetmenin bana göre tek başarısı bu filmde olmasa bile eskilerin A-Takımı dizisinin yeni versiyonunu yönetmiş olması. Hoş yeni versiyonda fazla tutmamış ve uzun soluklu ekranlarda kalamamıştı. Şaşırdık mı? Ben çok şaşırmadım. Hele hele bu filmi izledikten sonra bu yönetmene proje teslim edecek yapımcıya acırım inanın.
Bu film için bir saniye bile harcamak kendinize ihanettir
Bomboş bir buçuk saatiniz varsa, durun bunu dakika ile de yazayım gözünüze daha çok gözüksün. Boş bir doksan dakikanız varsa dahi filmi açmak için bir saniyenizi dahi harcamayın, sonra o boşa harcanan bir saniye için dövünürsünüz benden söylemesi…