Bugün sizlerle dünya sinemasının efsane gerilim ve korku filmlerinden birisini tanıtacağım. 80’ler ve 90’lar kuşağını yaşamış sinemaseverlerin seyretmese de adını duydukları bir isimden ve filmini anlatacağım.
1984 yapımı senaryosunu ve yönetmenliğini Was Craven’in yaptığı Robert Englund, Hohn Saxon, Johnny Deep ve daha dönemin birçok tanınmış oyuncusunu kadrosunda barındıran A Nightmare on Elm Street yani Elm Sokağındaki Kabus.
Bu filmin günümüzdeki bir özelliği hala devam etmektedir. Günümüzün en ünlü oyuncularından biri olan Johnny Deep sinema dünyasına bu filmle atılmıştır.
Filmin bütçesi 1.8 milyon dolar olmasına rağmen sadece ABD’de gişe hasılatı olarak 25.5 milyon dolar yapımcısına gişe hasılatı sağlamıştır. Türk sinema seyircisi bu filmi 6 yıl sonra izleme şansına sahip olurken ABD’de serinin devamı olan A Nightmare on Elm Street Part 2: Freddy’s Revenge “Elm Sokağında Kabus ; Freddy’in İntikamı,1985 yılında izleyicisiyle buluşmuş, 1987 yılında A Nightmare on Elm Street 3: Dream Warriors “Elm Sokağında Kabus; Rüya Savaşçıları ve en son A Nightmare on Elm Street 4: The Dream Master “Elm Sokağında Kabus; Rüya Ustası 1988 yılında çekilmiş ve seyircisiyle buluşmuştur.
Elm Sokağında Kabus serisinin üçüncüsü olan Elm Sokağında Kabus ; Freddy’in İntikamı serinin en düşük hasılatı olan 3 milyon dolarlık gişe elde ederken serinin son filmi Elm Sokağında Kabus; Rüya Ustası ise 13 milyon dolarlık gişe ile serinin yapımcısına en çok kazandıran filmi olma başarısını göstermiştir.
Elm Sokağı filmlerinin serisinin çıkışını kimileri bu serinin ilk filminden yaklaşık 6 yıl önce çekilen Hallowen filminin büyük gişe ve korku filmlerine altın çağ başlatmasının ardından esinlenerek çekildiği söylenmektedir.
Filmin aslında çok basit bir öyküsü var. Film rüya alemi ile gerçeklik arasında devamlı gidip gelen bir öyküsü var. Rüya alemindeki Freddy Krueger gerçek dünyadaki insanları öldürmesi anlatılan film hakkında ortaya atılan bir iddia var.
Aslında filmin senaryosunu ve yönetmenliğini yapan Wes Craven’in daha çocukken LosAngles Times gazetesinde çıkan haber ve makalelerde Kamboçya’dan Amerika’ya kaçan bir grup ailenin çocukları korkunç kabuslar görüyor ve bu kabuslar yüzünden uyuyamıyorlarmış. Daha sonra tedavilerine başlanan bu Kamboçyalı çocuklar uyuduktan kısa bir süre ölmüşler ve Craven bundan esinlenerek bu filmin senaryosunu yazmış.
Evet biraz da kısaca filmin konusundan bahsedelim. Filmimiz adı gibi Elm Sokağında geçiyor. Nancy’nin en yakın arkadaşı Tina ve Tina’nın Rod’la baş başa yatak odasında geçirdikleri bir gecede Tina’nın vahşice öldürülmesiyle Nancy’nin komiser olan babası Donald Thompson dahil herkes cinayetten Rod’u sorumlu tutar. Daha sonra Freddy’nin devamlı Nancy’nin kabuslarına girmesi, en yakın üç arkadaşının da kendisiyle aynı kabusları gördüğünü anlaması ve annesinin Nancy’e Freddy’nin gerçek hikayesini anlatması üzerine Nancy; gerçek katilin Rod değil, Freddy olduğundan emin olur ve sadece kabuslarda ortaya çıkan Freddy’e karşı ofansif bir tavır alarak onu rüya dünyasından çıkarmaya çalışır.
Gerilim ve korku filmlerinden hoşlanıyorsanız ve seyretmediyseniz bu filmi kaçırmamanızı öneririm. Her anında şimdi ne olacak diye sizi içine saran bir film. Parmakları bıçaklarla dolu eldiveni ile Freddy Krueger ve o elini duvarlara sürttükçe gelen ses hala kulaklarımdadır. Aradan yıllar geçmiş olmasına ve sinema teknolojisinin çağ atladığını da var sayarsak hala bu tadı verecek doğru dürüst bir film yapılmamıştır diyebilirim.
Filmi büyük bir gerilim ve heyecan içinde izlerken bir anda kendinizi Freddy Krueger ölse de kurtulsak diye bulabilirsiniz. Çekildiği yılı göz önünüze aldığınızda bir korku gerilim filminde ne kadar başarılı sahneler çekildiğini, kurgulandığını göreceğiniz bu filmi seyretmediyseniz kaçırmayın derim.
Kamil Hızer / Magazinname.com