Sait Faik Abasıyanık, ilk kez 15 Ocak 1936 tarihli Varlık dergisinde yayımlanan Stelyanos Hrisopulos Gemisi adlı hikâyesinde, balıkçı dedesi Stelyanos ile bir adada yaşayan öksüz Trifon’un çocuk dünyasına bir pencere aralar. Sevdiklerinin üstünü örten toprağı sevmese de ona hürmet eden on iki yaşındaki oğlanın sığınağı denizdir. Okula gitmez; her gün elinde ne malzeme varsa onlarla yeni bir oyuncak gemi yapmak en büyük meşgalesidir. Bir gün neredeyse boyu kadar bir gemi yapıp bu ustalık işine dedesinin adını verir. Trifon’un günlerce yüzdürdüğü gemisi, bir grup kıskanç çocuğun attığı taşlarla batsa da, Abasıyanık umut edip düşleyenlerin er ya da geç mutluluk ve özgürlüğe ulaşacağını salık verir…
Sağlıcakla Kal, Abasıyanık’ın hikâyesine nokta koyduğu yerden yola çıkarak bir madde ve bir imge olarak suya dair çok yönlü bir anlatım sunuyor. SALT’ın Ardışık sergilerinin üçüncüsü olan Sağlıcakla Kal’da, sanatçı Volkan Aslan yaşamını sürdürdüğü İstanbul’un aciliyetlerine ve politik iklimle şekillenen dalgalı ruh hâllerine atıfta bulunuyor. SALT Galata’nın çatısından -1 katındaki sergi mekânına, oradan da sokağa uzanan işlerinde su, yerleşikliğe direnç gösterme ve özgürleşme arzusuna işaret ediyor. Bir yandan da, geçmişin bugüne yüklediği ağır miraslarla ilişkileniyor.
Serginin merkezinde, iki arkadaş arasındaki hayalî mektuplaşmalara dayanan Sağlıcakla Kal (2021) ve En İyi Dileklerimle (2019) filmleri yer alıyor. Yazanı ve gönderi adresi bilinmeyen bu mektuplar, tek sesli olmalarına karşın, kayıplara “tutunmak” ve kayıpları “geride bırakmak” arasında gidip gelen bir iç sesi tarif ediyor. Kısa bir yol hikâyesi anlatan En İyi Dileklerimle, “içten içe” sevilen şehrin keşmekeşinden ve bir avuç topraktan mahrum kalma tehlikesinden dem vuruyor. Kamera, sokağa yansıyan tahammülsüzlük ve öfkeyi, olağanlaşan şiddeti, çeşitli sınır ihlâlleri ve direniş biçimlerini kayda alıyor. En İyi Dileklerimle’nin devamı olan Sağlıcakla Kal filmiyse, eve geçerek insanı boğan bütün buhranları yutacak dev bir dalganın tahayyüllüyle biçimleniyor.
Ölüye ağlayamayan insanların huzursuzluğu içindeyim (2018-2021) enstalasyonu, Abasıyanık’ın ilk baskısı 1950’de yayımlanan Mahalle Kahvesi kitabındaki İzmir’e adlı hikâyesinde geçen bir cümleden adını alıyor. Bu enstalasyonu oluşturan video işleri, Aslan’ın suyla yıkayarak geçirmeyi umduğu sürekli bir huzursuzluk durumunu, tutulamayan bir yas ve sonsuzluk döngüsü üzerinden konu ediyor.
Sanatçının Şehir Senin, Deniz Senin (2021) kolajları ve Manzara (2021) maketi, İstanbul’un çeşitli noktalarında sahilin karayla ilişkisini kesen yüksek paravanlara dikkati çekerken Abasıyanık’ın Stelyanos Hrisopulos Gemisi hikâyesinden şu satırları hatırlatıyor: “Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısıyla dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar ne zevksiz mahluklardı.” SALT Galata’nın iç mekânlarını çatıdan avluya doğru yer yer mavi ışıkla boyayan Su (2021) müdahalesiyse, zor şartlara rağmen yitirilmeyen umudu simgeleyen bir huzur vaat ediyor.
17 Ekim’e kadar SALT Galata’da görülebilecek olan Sağlıcakla Kal sergisi paralelinde, Urban.koop iş birliğiyle düzenlenecek atölye ve gezi programları saltonline.org’da duyurulacaktır.
SALT’tan Amira Akbıyıkoğlu ile Farah Aksoy tarafından hazırlanan Ardışık programı, sanatçılar Barış Doğrusöz, Deniz Gül, Volkan Aslan, Fatma Belkıs ve Onur Gökmen ile Aykan Safoğlu’nun Ocak 2021’den itibaren SALT Galata’da gerçekleştirilen sergilerinden meydana gelmektedir.
SAHA tarafından desteklenen Ardışık, L’Internationale üyesi kurumlardan Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofía (Madrid), Muzeum Sztuki Nowoczesnej w Warszawie (Varşova) ve M HKA, The Museum of Contemporary Art’ın (Antwerp) 2021-2022 programları kapsamında
sunulacaktır.