Senaryosunu Glenn Ficarra, Micheal Green ve John Requa üçlüsünün yazdığı yönetmenliğini Jaume Collet-Serra’nın yaptığı Disney yapımı Jungle Cruise vizyona girdi.
Filmde başlıca rolleri Dwayne Johnson, Emily Blunt, Edgar Ramirez, Jack Whitehall ve Jesse Plemons gibi isimler üstlendi.
Jungle Cruise filminin konusu
Lily “Emily Blunt” Londra’da efsanalere konu olan bir ok ucunu Prens Joachin “Jesse Peleons”tan önce çalarak kardeşiyle birlikte tıp dünyasında çığır açacağına inandığı bir ağacı bulmak için Amazon’a gider. Lilly’nin elinde kimsede olmayan ve ağacın yerini gösteren bir harita vardır. Lilly’nin kardeşi Mac Gregor “Jack Whitehall” bu Amazon seyahatine kardeşine biraz da istemeden ve inanmadan eşlik eder.
Lilly ve Mac Gregor Amazon’da kendilerini “Ay Işığının Gözleri” ağacına götürmesi için yolları Frank Wolf yani “Dwayne Johnson” ile kesişir. Üçlü birlikte Amazon’da çılgın bir yolculuğa çıkarlar ve peşlerinde de Prens Joachin vardır.
Nehirde kaptanlık yapan ve kendilerini “Ay Işığının Gözleri”’ne götürecek olan tekne kaptanı Frank aslında bu tarz turları turistlere yapan ve onları bir nevi dolandıran bir tiptir. Bölgedeki yerlilerle anlaşmalar yaratır ve egzantirik anlarla birlikte sahte tehlikeler yaratan biridir.
Lilly, Mac Gregor ve Frank üçlüsünün fantastik macerası başladığında Frank ve Lilly arasında da bir aşk filizlenir. Ama Lilly’nin Frank hakkında hiç bilmediği şeyler vardır.
Jungle Cruise filminin eleştirisi
Filmin yönetmenliğini yapan Jaume Collet-Serra’yı “Gece Takibi”, “Kimliksiz” ve “Evdeki Düşman” adlı filmlerden az çok bir çoğumuz tanıyoruz. Filmin senaristlerine ve oyuncu kadrosuna göz attığımızda neredeyse tamamına yakının A-Takımı filmin ekibini görüyoruz.
Disney bu film için çok ciddi bir bütçe ayırmış ve bu filmden çok umutlu. Ama yapımcının umutlu olması bazı şeyleri değiştirmiyor. İyi bir kadro kurulmuş dahi olsa ortaya iyi bir film çıkmayabiliyor. Tıpkı bu filmde olduğu gibi.
Öncelikle Disney bu filmi çocuklar için çekmemiş diyebilirim. Yetişkinler için bir aksiyon macera filmi yapmış. Filmin süresi 128 dakika ve bu süreye birçok şey sığdırılmaya çalışılmış ama başarılı olamamış. Filmin vasat konusu, vasat oyunculuklarla filmi daha dibe çekmiş. Birkaç gün önce izlediğim ve eleştirisini yaptığım Hızlı ve Öfkeli 9 filmindeki Van Diesel’in oyunculuğu ne kadar sıfırsa Dwayne Jhonson’un ki de bir o kadar sıfır. Belki sadece benim fikrim ama kasları ön planda olan tüm tiplerin oyunculukları bana çok yapay geliyor. Kasları sadece filmi kasıyor.
Filmde beni etkileyen ve tek hoşuma giden iki şey oldu. Birisi Emily Blunt’un oyunculuğu, ikincisi de Metallica grubunun Nothing Else Matters parçasının orkestral biçimde yeniden yorumlanışı. Gerisi hikaye ve teferruattan ibaret. Ciddi anlamda vakit ve para kaybından öte değil. Filmde gereksiz uzun diyaloglar seyrederken insanı yorup bunaltıyor.
Filmdeki karakterler sanki çizgi film karakteri gibi. Amazon ormanlarında bir denizaltının olması fantastik olayın adeta içine ediyor. Aksiyon sahneleri eh işte dedirtecek cinsten. Filmdeki karakterlerin saç, makyaj, kostümlerine ciddi para harcandığını ve emek verildiğini göreceksiniz ama bunlar filmi izlemeniz için bana göre bir neden değil.
Kamil Hızer / Magazinname.com